Mahkemesi :İş Mahkemesi Dava, rücuen tazminat istemine ilişkindir.Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.05.10.2007 tarihinde meydana gelen iş kazası nedeniyle açılan bu davanın yasal dayanağı, olay tarihinde yürürlükte bulunan 506 sayılı Kanunun 26. maddesidir.Dava; 05.10.2007 tarihinde geçirdiği iş kazası sonucu sigortalıya ödenen peşin sermaye değeri, geçici işgöremezlik ödeneği ve tedavi giderinden şimdilik 10 TL'nin davalı şirketten tahsili istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.Davalı işveren işçisi sigortalı, 05.10.2007 tarihinde yerden eline aldığı taşı dolmak üzere olan 5 tonluk vagona 1 metre kadar uzaklıktan attığı sırada, iki sert taşın birbirine çarpması sonucu taşlardan birinden kopup fırlayan bir taş parçasının sol gözüne çarpması sonucu yaralanmış olup, mahkemece alınan ilk bilirkişi raporunda, işveren ve sigortalı %50 şer kusurlu kabul edilmiş, ikinci bilirkişi raporunda olayın %100 aksi tesadüf ve kaçınılmazlık sonucu olduğu kabul edilmiş, hak sahibi tazminat dosyasında alınan bilirkişi raporlarında da, olayın %100 kaçınılmaz bir iş kazası olduğu kabul edilmiştir. Mahkemece, işveren ve sigortalıya %50'şer kusur yükleyen ilk bilirkişi raporu hükme esas alınarak, raporlar arasındaki çelişki giderilmeden, karar verilmiştir.Kusur raporlarının, 506 sayılı Yasa, 4857 sayılı Yasanın 77. ve İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğünün 2 vd maddelerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. 4857 sayılı Yasanın 77. maddesi; “İşverenler işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak, işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdürler. İşverenler, işyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği önlemlerine uyulup uyulmadığını denetlemek, işçileri karşı karşıya bulundukları mesleki riskler, alınması gerekli tedbirler, yasal hak ve sorumlulukları konusunda bilgilendirmek ve gerekli iş sağlığı ve güvenliği eğitimini vermek zorundadırlar...” düzenlemesini içermektedir. Anılan düzenleme, işçiyi gözetim ödevi ve insan yaşamının üstün değer olarak korunması gereğinden hareketle; salt mevzuatta öngörülen önlemlerle yetinilmeyip, bilimsel ve teknolojik gelişimin ulaştığı aşama uyarınca alınması gereken önlemlerin de işveren tarafından alınmasını zorunlu kılmaktadır. İş kazasının oluşumuna etken kusur oranlarının saptanmasına yönelik incelemede; ihlal edilen mevzuat hükümleri, zararlı sonuçların önlenmesi için koşulların taraflara yüklediği özen ve dikkat yükümüne aykırı davranışın doğurduğu sonuçlar kusur aidiyet ve oranları gerekçeleriyle ortaya konulmalıdır.506 sayılı Yasanın 26’ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince, işverenin rücu alacağından sorumluluğu, ancak kastı veya işçilerin sağlığını koruma ve iş güvenliği ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı hareketi, ya da suç sayılabilir bir davranışının varlığı halinde olanaklıdır. Başka bir anlatımla, işverenin yalnızca, fıkrada öngörülen sınırlı sayıdaki durumlarda sorumluluğu söz konusudur. Anılan fıkraya 06.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4958 sayılı Kanunun 28’inci maddesiyle eklenen “İşçi ve işveren sorumluluğunun tespitinde kaçınılmazlık ilkesi dikkate alınır” cümlesi gereğince, iş kazalarında ilgililerin kusur durumları belirlenirken kaçınılmazlığın da göz önünde bulundurulması ve belirlenen kaçınılmazlık payından işverenin sorumlu tutulmaması gerekmektedir. Kaçınılmazlık olgusundan ise, işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda geçerli mevzuat hükümleri çerçevesinde, doğabilecek olası zararlı sonuçların önlenmesi yönünde, duruma ve koşullara göre ilgililerden beklenebilecek tüm özenli ve dikkatli çabaya karşın sigortalıyı bedence veya ruhça arızaya uğratan iş kazasının meydana gelmesi durumunda söz edilebilir. Günümüz teknolojisinde bir takım olayların sonuçlarının kısmen kaçınılmazlık/kötü rastlantılarla açıklanması, alınabilecek önlemler düşünüldüğünde olanaksızdır. Kaçınılmazlık/kötü rastlantı olarak adlandırılan olguların bir çoğunun temelinde insan yanılgı ve savsamaları, özen eksikliği bulunduğu bir gerçektir. Unutulmamalıdır ki, her birey, zararlı sonuçların önlenmesi için durum ve koşulların kendisine yüklediği özen ve dikkat yükümünü göstermek zorundadır. Öngörülebilir sonuçlar karşısında kaçınılmazlık/kötü rastlantı yönünde değerlendirme yapılamaz. Mahkemece alınan ikinci kusur raporunda ve hak sahibi dosyasında alınan kusur raporlarında, her ne kadar olayın %100 kaçınılmazlık sonucu meydana geldiği kabul edilmiş ise de, olayın oluş şekli, yukarıdaki açıklamalar ve yasal mevzuat birlikte değerlendirildiğinde, iş kazasının kaçınılmazlık sonucu oluşmadığı açıktır. Yukarıdaki maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak, olayın gerçekleştiği iş kolunda iş güvenliği bakımından uzman kişilerden oluşan bilirkişi heyetinden uygun bir kusur raporu alınıp, raporlar arasındaki çelişki giderilerek, sonucuna göre karar vermek gerekirken, raporlar arasındaki çelişki giderilmeden eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. O halde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan ...Genel Müdürlüğüne iadesine, 08.12.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.