Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 14591 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 18494 - Esas Yıl 2016





Mahkemesi :İş MahkemesiDava, rucüan tazminat istemine ilişkindir.Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde, davanın kabulüne, karar verilmiştir.Hükmün, davacı Kurum ile davalı avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... arafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. Dava, 11.01.2001 tarihinde kasten öldürülen kurum sigortalısının hak sahibine bağlanan aylıkların peşin değerli tutarından oluşan kurum zararının davalıdan rucüan tazmini istemine ilişkin olup, davanın yasal dayanağı 1479 sayılı Kanunun 63. maddesidir.Eldeki davada, 2001 yılında meydana gelen olay nedeniyle, 24.12.2014 tarihinde sigortalının hak sahibi eşi tarafından davacı kuruma başvurulduktan sonra davalı Kurumca 1479 sayılı Yasa kapsamında bağlanacak aylığın olayın meydana geldiği tarih (2001) esas alınarak belirlendiği, rücua konu tutarın bu tarih esas alınarak belirlenen aylıkların peşin değeri olarak kabul edildiği, davalı tarafın da bu hususa itirazı olduğu, aslen sonradan bağlanacak aylığın bu miktarda olamayacağının belirtildiği, mahkemece aldırılan bilirkişi raporuna göre ise oranlama suretiyle ve aylığın peşin değeri hususunda herhangi bir hesaplama içermeyen verilere dayalı olarak belirlenen tutarın esas alınarak yazılı şekilde karar verildiği anlaşılmaktadır.Davaya konu somut olayda, kurum alacağının belirlenmesi için, öncellikle bağlanacak ve rücua konu edilebilecek aylıkların hangi tarihten itibaren başlatılması gerektiği hususu irdelenmelidir. Aylıkların başlangıcı yönünden, hak sahibinin ilk kez 24.12.2014 tarihli talebine göre, her kanunun yürürlükte olduğu dönemde uygulanmasına dair genel ilke çerçevesinde 1479 sayılı Yasa'nın 43. maddesinin ikinci fıkrası ve 5510 sayılı yasaların 97. maddeleri gözetilmeli, sigortalının hak sahibince 1479 Sayılı Yasanın 43’üncü maddesinin ikinci fıkrasında belirlenen 5 yıllık sürede istenmeyen gelir veya aylığın tümünün zamanaşımına uğrayacağı ve bu gerçekleştiğinde gelir veya aylığın yazılı talep tarihini takip eden aybaşından itibaren bağlanabileceği, başka bir deyişle yazılı talep tarihinden önceki gelir veya aylıkların istenemeyeceğine dair düzenleme ve 5510 sayılı Kanunun 97/1’inci maddesindeki; her bir gelir veya aylık için beş yıllık zamanaşımı süresi ve gelir ve aylığın doğumundan itibaren beş yıl içinde istenmemesi halinde zamanaşımına uğrayacağına dair düzenleme dikkate alınarak, aylık talebinin de 21.12.2014 tarihinde Kuruma ulaşması karşısında, 21.12.2009 tarihini takip eden aybaşı olan 01.01.2010 tarihinden itibaren aylıkların başlatılması gerekli olup, mahkemece bu tarihin esas alınması gerekecektir.O halde mahkemece yapılacak iş, davacı kurumdan hak sahibine bağlanacak aylığın başlangıcının 01.01.2010 tarihinin esas alınması halinde ilk peşin değerinin ne olacağı hususunu sormak ve itiraz halinde hesap yapabilecek bir bilirkişiden aynı verilere göre denetlenmesi mümkün şekildeki hesap raporu ile peşin değeri belirlemek ve sonucuna göre, meydana gelen olayda haksız tahrik indirimi de dikkate alınarak kurum alacağını belirlemekten ibaret olup, aksi yönde ve yetersiz bilirkişi raporuna dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Mahkemenin, açıklanan maddi ve hukuki olguları gözetimeksizin eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar vermiş olması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenleridir.O hâlde, davacı Kurum ile davalı avukatlarının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 06.12.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.