Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 14439 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 5883 - Esas Yıl 2015





Mahkemesi : İş MahkemesiDava, ... Sigorta Rejimine giriş tarihinin Türkiye'de sigorta başlangıç tarihi olduğunun ve yaşlılık aylığına hak kazandığının tepiti istemine ilişkindir.Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. 1-Davaya konu somut olayda; davacının, 04.04.2014 günlü borçlanma istemi ve 29.04.2014 günlü ödemeyle 10.02.1987 tarihinden itibaren ...’da geçen “Ev Kadınlığı” süresini ve 01.01.1992 tarihinden itibaren ... Sigorta Rejimi kapsamında geçen çalışma süresini 5510 sayılı Kanunun 4/1-a maddesi kapsamında borçlandığı anlaşılmaktadır.Davacı, 3201 sayılı Kanun kapsamındaki borçlanması esas alınmak suretiyle Türkiye'deki sigorta başlangıç tarihinin tespitine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, bir yandan Uluslararası sözleşme hükmüne dayalı olarak ... Sigorta Rejimine giriş tarihi olan 01.01.1992 tarihi esas alınırken; bir yandan da anılan tarihe 3201 sayılı Kanunun 5’inci maddesi hükmü uygulanmak suretiyle ve 01.01.1992 sigorta başlangıcından, borçlanmaya konu borçlanma süresi kadar geriye gidilerek davacının Türkiye sigorta başlangıç tarihinin 10.02.1987 tarihi olduğunun tespitine karar verilmiştir. Yurtdışında bulunan Türk vatandaşlarının yurtdışında geçen sürelerinin sosyal güvenlikleri bakımından değerlendirilmesini düzenleyen 3201 sayılı Kanunun “Süre Tespiti ve Sigortalılığın Başlangıcı” başlıklı 5'inci maddesi, yurtdışında geçen sürelerini borçlananlardan Türkiye’de herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi hizmeti bulunmayan istek sahiplerinin, sigortalılıklarının başlangıç tarihinin, borçlarının tamamını ödedikleri tarihten borçlanılan gün sayısı kadar geriye gidilmek suretiyle belirleneceğini düzenlerken; anılan maddeye 17.04.2008 tarih ve 5754 sayılı Kanunla sosyal güvenlik sözleşmesi yapılmış ülkelerdeki hizmetlerini, bu Kanuna göre borçlananların, sözleşme yapılan ülkede ilk defa çalışmaya başladıkları tarihin, ilk işe giriş tarihi olarak dikkate alınamayacağı” düzenlemesi ek fıkra olarak ilave edilmiş ise de; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.03.2001 tarihli, 2001/232 Esas ve 2001/272 sayılı kararı ile sonrasında Dairemizin istikrar kazanmış uygulamalarında belirtildiği üzere, borçlanılan sürenin ilişkin olduğu çalışmaları ...’da geçen davacı hakkında, Anayasanın 90/son maddesi uyarınca Türkiye Cumhuriyeti ile ... arasında bağıtlanan Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin bir işçinin Türk mevzuatına tabi olmadan önce ... Sosyal Güvenlik rejimlerinden birine tabi olmuşsa ... mevzuatına ilk tabi olunan tarihin, Türkiye’de Malullük, Yaşlılık ve Ölüm Sigortalarına ilk defa tabi olduğu tarih olarak kabul edileceği yönündeki 30'uncu maddesinin, bir atıfet yasası olan 3201 sayılı Kanunun 5/son maddesi karşısında uygulamada önceliği bulunmaktadır.O halde, Türk - ... Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin 30'uncu maddesi, keza yöntemince yürürlüğe konulmuş Uluslararası sözleşmelerin kanun hükmünde olacağı ve uygulama önceliği bulunduğunu düzenleyen T.C Anayasa’nın 90'ıncı madde hükümleri uyarınca, davacının sigortalılık başlangıç tarihinin anılan sözleşme hükmü kapsamında belirlenmesi gerekecektir. Bu durumda hem sözleşme hükmünün hem de 3201 sayılı Kanunun 5'inci maddesinin birlikte uygulanması imkanı bulunmamaktadır. 2-Yurtdışında çalışan Türk vatandaşlarının yurtdışında geçen hizmetlerinin borçlandırılarak, ülkemiz sosyal güvenlik mevzuatında malullük, yaşlılık ve ölüm hallerinde Türkiye’de geçmiş hizmet gibi değerlendirilmesini sağlamak amacıyla kabul edilen 3201 sayılı Kanun hükümleri uyarınca borçlandırılan sürelere dayalı olarak hangi şartlarda aylık bağlanacağı anılan Kanunun 6'ncı maddesinde belirlenmiştir. Tahsis yapılabilmesi için aranan koşullardan birisi, yurda kesin dönülmüş olmasıdır.Kesin dönüşün, aylık tahsis talebinde bulunanların yurtdışındaki çalışmalarının sona ermesini, ikamete dayalı bir sosyal sigorta ya da sosyal yardım ödeneği almamaları durumunu ifade ettiği; “sosyal sigorta ödeneği” deyiminden, çalışma yaşamı süresince karşılaşılan hastalık, iş kazası, meslek hastalığı veya işsizlik gibi riskler nedeniyle iş göremezlik veya işsizlik gibi adlar altında yapılan ödeneklerin amaçlandığı; “sosyal yardım ödeneği” ibaresinin ise bulunulan ülke mevzuatı kapsamında, geçimlerini sağlayacak hiçbir gelirleri olmayan veya mevcut gelirleriyle geçimlerini sağlamakta güçlük çeken kişilerin asgari geçim düzeyi ile sınırlı olmak üzere geçimlerinin sağlanması amacıyla kamu kurum ve kuruluşları tarafından muhtaçlık durumuna ve süresine göre ödenen, ikamet şartına bağlı nakdi yardımlar anlamını taşıdığı kabul olunmaktadır. Ne var ki, “kesin dönüş” ifadesi, mutlak anlamda, yurtdışında bulunduğu ülkeden Türkiye’ye döndükten sonra tekrar yurtdışına çıkış yapmama şeklinde değerlendirilemez. İkamet şartına bağlı olmayan nitelikte sosyal sigorta veya sosyal yardım ödeneği alanlara, anılan koşulun gerçekleştiğinin kabulü ile aylık bağlanabilecektir. Aksi yöndeki düşünce, Anayasamızın 23'üncü maddesi ile güvence altına alınmış olan “Yerleşme ve seyahat hürriyeti”nin; İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşmeye (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine) ek 4 nolu Protokolün 2'nci maddesi ile tanınmış “Serbest dolaşım özgürlüğü”nün ihlali sonucunu doğuracaktır. Ayrıca, yurtdışında geçen çalışmalar sonucu o ülkenin sosyal güvenlik sisteminden hak kazanılan yaşlılık ya da malullük aylığının bir sonucu olan ve ikamete dayalı bulunmayan sosyal sigorta veya sosyal yardım niteliğindeki edimlerden yararlanmak, yurtdışından kazanılmış olan sosyal güvenlik hakkının en doğal sonucu olup, bu haktan feragat anlamı çıkacak şekilde bir “kesin dönüş” tanımı yapılması, sosyal güvenlik hakkından feragat edilemeyeceği olgusunun göz ardı edilmesi sonucunu da doğuracaktır. Somut olayda; 05.05.2014 tarihinde davalı Kurum kayıtlarına intikal eden tahsis talebine istinaden Mahkemece 01.06.2014 tarihinden itibaren kendisine 506 sayılı Kanun kapsamında yaşlılık aylığı bağlanmasına hükmedilmiştir. Ancak kesin dönüş tarihinin belirlenmesine esas alınan ... Sigorta Mercii belgesi 05.03.2014 tarihli olup, anılan belgede davacının 31.12.2013 tarihi itibariyle devam eden ... Sigorta Rejimi kapsamında çalışması bulunduğu belirtilmektedir. Bu nedenle davalı Kurum vasıtasıyla ... Sigorta Merciinden alınıp davacının davaya konu tahsis talep tarihi ve sonrası itibariyle ikametini gerektirecek şekilde ... Sigorta Rejimi kapsamında bulunup bulunmadığını gösteren yeni tarihli sigortalılık cetveli getirtilerek, kesin dönüş şartının gerçekleşip gerçekleşmediği şüpheye yer bırakmayacak şekilde belirlenmelidir. Mahkemece, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgulara göre yapılacak irdeleme sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile yanılgılı değerlendirme sonucunda yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 10.09.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.