Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 14044 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 10099 - Esas Yıl 2016





...Davacılar, hizmet bildirimlerinin iptaline yönelik davalı kurum işleminin iptaline karar verilmesini istemişlerdir.Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.Hükmün, davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesi olup bu tür sigortalı hizmetlerin tespitine ilişkin davaların, kamu düzeniyle ilgili olduğu ve bu nedenle de özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve gerekli bulunduğu açıktır. Bu çerçevede, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde resen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.Eldeki somut davada, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 59. maddesi anlamında davacılar arasında mecburi dava arkadaşlığı yoktur. Aynı Yasanın 166/4. maddesi anlamında bir bağlantıdan da söz etmek mümkün değildir. Davalar arasında Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 57. veya 166/4. maddesi anlamında bağlantı bulunmadığı halde, mahkemenin dava dosyalarını birleştirme kararı verip, yargılamayı iyi bir şekilde yürüterek sonuçlandırması imkânı yoktur. Böyle bir durum yargılamanın iyi bir şekilde yürütülmesine engel olduğu gibi isabetli bir karar verilememesi sonucuna yol açar. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 06.10.2010 gün ve 10-429, 2010/ 449 sayılı v.b. kararlarında da vurgulandığı üzere, her davanın kendine özgü koşullar içereceği gözetilip, davadaki iddiaların ve her bir davacı sigortalının durumu irdelenip, toplanan delillerin bireyselleştirilmesi zorunludur. Aralarında bağlantı bulunmayan davacıların taleplerinin aynı dava üzerinden görülmesi, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 30. maddesinde yer alan ve “Hakim, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz ./..2gider sağlamakla yükümlüdür” şeklinde ifade bulan usul ekonomisi ilkesiyle de bağdaşmamaktadır.Mahkemenin, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki esaslar doğrultusunda yargılama yaparak elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve sair yönleri incelenmeksizin hüküm bozulmalıdır.SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacılara iadesine, 21.11.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.