...Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Hükmün, davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.Kesinleşen ilk rücu davasıyla, davalı işverene ait işyerinde 26.12.2007 tarihli iş kazası sonucu, 20.04.2009 gelire girme tarihi itibarıyla, % 10,10 oranında sürekli iş göremezliğe maruz kalan sigortalıya bağlanan gelir ve masraflar dava konusu yapılmış; Mahkemece, Kurumdan talep edilen peşin sermaye hesapları tablosuna göre, ilk peşin sermaye değerinin 2.906,97-TL olduğu tespit edilmiş ve işveren %70 kusurlu kabul edilerek, taleple bağlı kalınmak suretiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.Eldeki dava da ise, Kurum tarafından; 26.12.2007 tarihli iş kazası sonucu ilk davada belirtilen ilk peşin sermaye değerinin kıst aylığa göre hesaplandığı, tam aylık üzerinden ilk peşin sermaye değerinin yeniden hesaplandığında ilk peşin sermaye değerinin 7.268,30-TL olarak tespit edildiği belirtilerek, artan ilk peşin sermaye değeri üzerinden, ilk dava ile bakiye kalan gelir ve masraflar dava konusu yapılmış; Mahkemece ilk peşin sermaye değerinin ilk dava ile kesinleştirildiği, bu nedenle değiştirilemeyeceğinden bahisle, ilk dava ile bildirilen ilk peşin sermaye değeri ile diğer masrafların %70 işveren kusuru üzerinden bakiye kalan 627,34-TL’nin tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.1-Dava; 22.09.2004 tarihli iş kazasında, sürekli iş göremezlik durumuna giren sigortalıya bağlanan gelirler ile yapılan masrafların bakiye kalan kısmının tahsili istemine ilişkin olup, 5510 sayılı Kanunun 21. maddesiyle yeniden getirilen “sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı” tazmin hükmünün, 5510 sayılı Kanunun yürürlüğü öncesinde gerçekleşen iş kazalarından kaynaklanan rücuan tazminat davalarında uygulanmasına olanak veren bir düzenleme bulunmadığı gözetildiğinde, davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 26. maddesidir.Peşin değer, gelecekte ödenecek gelirlerin, yaş, kesilme ihtimali ve Kurumca belirlenecek iskonto oranı dikkate alınarak hesaplanan tutarını ifade etmekte olup, Kurum iş kazası ya da meslek hastalığı ile malullük sonucu sigortalılara ve bunların ölümü halinde hak sahiplerine yaptığı her türlü ödemelerle bağlamış bulunduğu gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerini, zarara sebep olan işveren ya da üçüncü kişilere rücu etmektedir../..Kaldı ki peşin değerinin, gelirin hesaplanmasına esas alınan verilerdeki bir yanlışlık veya eksiliğin, ya da Kurumun hesaplama yönteminden kaynaklanan bir hatanın düzeltilemesiyle artması veya azalması mümkündür. Elbette daha sonradan hesaplanan gelir, sigortalıya ilk olarak bağlanması gereken gelir olup, gelirde bir değişim söz konusu değildir.Yukarıdaki bilgiler ışığı altında, mahkemece öncelikle ilk açılan davada ki gelir ile iş bu dava da Kurumca bildirilen gelir arasındaki farkın neden kaynaklandığı, kıst aylık ile kastedilenin ne olduğu araştırılarak, gelirde oluşan artışın nedeni şüpheye mahal vermeyecek şekilde tespit edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu hususta herhangi bir inceleme ve araştırma yapılmadan hüküm kurulması isabetsizdir.2-Mahkemece ilk dava ile ilk peşin sermaye değerinin kesinleştirildiği, bu nedenle değiştirelemeyeceğinden bahisle fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmesi isabetsizdir.Kurumun hatalı olarak hesapladığı geliri daha sonradan yeniden hesaplayarak düzeltmesi mümkündür. Düzeltilen gelir sonradan ortaya çıkan nedenlerle değişen bir gelir olmayıp, ilk bağlanması gereken gelirdir. Bu nedenle, sigortalıya yapılan ödemeler sonradan hesaplanan gelir üzerinden yapılacak, ilk tespit edilen gelir hatalı olduğundan geçmişe dönük olarak uygulama alanı bulmayacaktır. Bu durumda, bağlanması gereken gelir sonradan hesaplanan olduğundan, Kurum buna göre belirlenen ilk peşin sermaye değerini, kusur nispetinde işverene rücu edebilecektir.Eldeki dava da, yukarıdaki bilgiler ışığında, Mahkemece, Kurumun ilk peşin sermaye değerinde meydana gelen farkı, ilk açtığı rücu davasında talep etmemiş olsa dahi, sonrasında açacağı dava ile isteyebileceği nazara alınmadan, fazlaya ilişkin talebin reddine yönelik hüküm kurulması, hatalıdır.Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece, eksik inceleme ve araştırma sonucu davanın kabulü yönünde hüküm kurulması isabetsizdir.O hâlde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ : Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 10.11.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.