Mahkemesi :İş Mahkemesi Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.Hükmün, davalılardan ... ve ... vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. 5510 sayılı Yasanın 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 21. maddesindeki, “İş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamı, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirilir.” düzenlemesi getirilmiş ise de, söz konusu düzenlemenin anılan Kanunda, yürürlüğü öncesinde gerçekleşen olaylardan kaynaklanan rücuan tazminat davalarında uygulanmasına olanak veren bir düzenleme bulunmadığı ve genel olarak kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralı gereğince, davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 26.maddesidir.506 sayılı Kanunun 26. Maddesine dayanan rücu davalarında kusurun belirlenmesinde, mahkemece, öncelikle dosya içeriğindeki tüm deliller takdir olunarak, varsa çelişki giderilerek belirlenmeli ve kabul edilen maddi olgular doğrultusunda, kusur oran ve aidiyeti konusunda bilirkişi incelemesine gidilmelidir. Dava; 24.11.2006 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu yaralanan sigortalıya bağlanan ilk peşin sermaye değerli gelir, tedavi giderleri ve geçici iş göremezlik ödeneği giderlerinin rücuan tahsiline ilişkindir. Dosya kapsamı incelendiğinde, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davalı ... Ltd Şti-... ortak girişiminin %50, davalı ...’nın %20, davalı ...’nın %20 ve sigortalının %10 kusurlu olduğunun belirtildiği, davacının açmış olduğu tazminat davasında feragat nedeniyle davanın ./..reddine karar verildiği, aynı olay nedeniyle yürütülen ceza soruşturmasında şikayet yokluğu nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, soruşturma dosyasında sigortalı “son bağladığımız demir kaldırılırken benim üstüme düştü” şeklinde beyanda bulunduğu, Kurum müfettişine ise, işyerinde dolaşırken demirlerin çarptığına dair beyanda bulunduğu, Kurum müfettişi tarafından sigortalının bağışlanamaz kusurunun bulunması nedeniyle 506 sayılı Yasanın 111. maddesinin uygulanması gerektiğine dair tespit yapıldığı, mahkemece alınan bilirkişi raporunda her ne kadar bu hususa değinilmiş ise de bu konudaki tereddüt giderilmeden kusur tayinine gidildiği anlaşılmıştır. Şu halde mahkemece, mevcut olgu hiçbir tereddüte mahal bırakmayacak şekilde belirlenmeli, tazminat dosyası getirtilerek incelenmeli, o dosyada kusura ilişkin rapor varsa irdelenmeli, bu şekilde dosya kapsamındaki tüm raporlar incelenmek suretiyle, işçi sağlığı ve iş güvenliği ile iş kazasının vuku bulduğu iş kolunda uzman bilirkişi heyetinden; kusur oran ve aidiyeti konusunda yeniden rapor alınarak, varılacak sonuca göre hüküm kurulmalıdır.Mahkemece; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki ilkeler uyarınca araştırma yapılarak karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.O halde, davalılardan ... ve ... vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılar ... ve ...'a iadesine 15.11.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.