Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13722 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 17496 - Esas Yıl 2016





...Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.Hükmün, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.Davacının, davalı ...’a ait işyerinde 18.08.1992 - 14.03.1993 tarihleri arasında akaryakıt istasyonunda pompacı olarak çalıştığını ve bu sürelerin tespitini istediği eldeki davada, davacıya, davalı gerçek kişi tarafından verilmiş 18.08.1992 tarihli işe giriş bildirgesinin bulunduğu, Kurum’dan gelen bordrolarda işe giriş bildirgesi üzerindeki işyeri numarasının (211987) davalı şirkete ait olduğunun belirtildiği, Mahkemece de gerçek işverenin şirket olduğu gerekçesiyle re’sen davalı şirkete husumet yöneltilip davalı şirket yanından çalışmaların geçtiğinin kabul edildiği, hüküm tesis edilirken ise davalı olarak ... (....) şeklinde gösterildiği anlaşılmıştır. Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanun’un 79. maddesi olup anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin bu tür davalar, kamu düzeni ile ilgili olduğundan, özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde, kendiliğinden araştırma yapılarak delil toplanabileceği açıktır.506 sayılı Kanunun 4. maddesinde de, “sigortalıları çalıştıran gerçek ve tüzel kişiler” işveren olarak tanımlanmıştır. "Çalıştıran” olgusu, tespiti istenen sürelere ilişkin hizmet akdinin tarafı konumunda olan ve hizmet akdini düzenleyen “işvereni” ifade etmektedir. Hizmet tespitine yönelik davalarda, çalışma ilişkisinin nitelik ve süresinin belirlenmesinde, bu yöndeki işyeri bilgi ve belgelerine ulaşılmada, kısacası, davanın sübutu ve verilen kararın infazı açısından, işverenin kim olduğunun bilinmesinde yasal zorunluluk vardır. Hizmet tespitine yönelik davanın, anılan Yasanın 79/10. maddesine göre, sigortalıyı fiilen çalıştıran işverenlere yöneltmesi gerekir.Mahkemece, davaya konu dönemlerde, davacının çalıştığı işyerinin hangi işverene ait olduğu, yani gerçek işverenin, gerçek kişi mi yoksa şirket mi olduğu açıklıkla belirlenmeli, bunun için, vergi dairesi, .... kayıtları irdelenmeli ve hüküm infazda tereddüte mahal vermeyecek şekilde kurulmalı ayrıca gerçek işveren olmayan davalı yönünden de husumetten red kararı verilmelidir. Mahkemece, belirtilen maddi ve hukuki esaslar göz önünde tutulmadan eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O hâlde; davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli, hüküm bozulmalıdır.SONUÇ : Açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalı ...'a ( (....) iadesine 14.11.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.