Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13698 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 17707 - Esas Yıl 2016





Mahkemesi :İş Mahkemesi Dava, hak sahibi konumundaki davalıya yersiz ödendiği ileri sürülen ölüm aylıklarının yasal faiziyle birlikte geri alınması istemine ilişkindir.Mahkemece, bozma ilamına uyularak davanın reddine karar verilmiştir.Hükmün, davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Hakkında verilen boşanma kararı 10.06.2005 tarihinde kesinleşen davalıya, yaşamını yitiren sigortalı babası üzerinden 506 sayılı Kanun hükümlerine göre hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla bağlanan ölüm aylığının, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığının belirlendiği gerekçesiyle, 18.10.2008 – 17.06.2013 döneminde yersiz ödendiği ileri sürülen aylıklar yönünden borç tahakkuk ettirildiği, Mahkemece davanın reddine karar verildiği, anlaşılmıştır.506, 1479, 2925, 2926, 5434 sayılı Kanunlarda yer almamakla birlikte ilk kez 5510 sayılı...ve ... Sigortası Kanununun “Gelir ve aylık bağlanmayacak haller” başlığını taşıyan 56. maddesinin ikinci (son) fıkrasında düzenlenen davanın yasal dayanağı niteliğindeki norm 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmiş, fıkrada “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96'ncı madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiş olup, hükmün ...'ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali istemiyle yapılan başvurunun, ... Mahkemesi'nin 15.12.2011 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 28.04.2011 gün ve 2009/86 Esas - 2011/70 Karar sayılı kararı ile reddedildiği, dolayısıyla iptal edilmeyen fıkranın yürürlükte olduğu belirgindir.Anılan maddeye dayalı açılan bu tür davalarda eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve özellikle taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz etmektedir. Bu aşamada, özellikle ...'nın 20., 5510 sayılı Kanunun 59., 100., 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunun 28., 45., 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 3., 45 – 53., 4857 sayılı İş Kanununun 32., 01.10.2011 günü yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 6., 24 – 33., 189., 190., 191., 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 6., 19., 20., maddeleri ve diğer ilgili mevzuat hükümleri göz önünde bulundurulmak suretiyle yöntemince araştırma yapılmalı, tarafların göstereceği tüm kanıtlar toplanmalı, bildirilen ve dinlenilmesi istenilen tanıkların ifadeleri alınmalı, davalı ile boşandığı eşinin yerleşim yerlerinin saptanmasına ilişkin olarak; muhtarlıktan ikametgah senetleri elde edilmeli, ilgili ./..Nüfus Müdürlüklerinden sağlanan nüfus kayıt örnekleri ile yerleşim yeri ve diğer adres belgelerinden yararlanılmalı, adres değişiklik ve nakillerine ilişkin bilgilere ulaşılmalı, özellikle ilgili Nüfus Müdürlüğü’nden adres hareketleri, tarihleriyle birlikte istenilmeli, ilgililerin su, elektrik, telefon aboneliklerinin hangi adreste kimin adına tesis edildiği saptanmalı, seçmen bilgi kayıtları getirtilmeli, varsa çalışmaları nedeniyle resmi/özel kurum ve kuruluşlara verilen belgelerde yer alan adresler dikkate alınmalı, boşanılan eş 4857 sayılı Kanun hükümleri kapsamında yer almakta ise adına ödeme yapılabilecek özel olarak açılan banka hesabı bulunup bulunmadığı belirlenmelidir.Ayrıca, 5510 sayılı Kanunun 59 ve 100. maddeleri uyarınca Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından tutulan tutanaklar aksi kanıtlanıncaya kadar geçerlidir. Diğer bir anlatımla, yetkili kişilerce düzenlenen tutanaklar aksi kanıtlanıncaya kadar geçerli olup, aksi ancak yazılı delille kanıtlanabilir. Bu yasal düzenleme ve açıklamalar ışığı altında, davalı ile eski eşinin tespiti istenilen dönem içerisinde 06.05.2011 tarihine kadar... adresinde ikamet ettikleri, daha sonra davalının adres değişikliğine gittiği, ancak bu tarihten sonra davalının eski eşinin adres kayıt sisteminde yeni bir adresinin bulunmadığı, kaldı ki eski eşinin yaşadığı belirtilen adrese gidildiğinde dava dışı başka şahısların oturduğunun tespit edildiği, denetmen raporunda ifadesi alınan ve davalı ile birlikte yaşayan davalının kayınvalidesi Hanife Şen’in, oğlunun 2-3 güne bir kendisini görmek için davalı ile birlikte oturdukları eve geldiğini beyan ettiği, yine raporda ifadesi alınan ...’in denetmen raporunda birlikte yaşamayı doğrulurken, mahkeme huzurunda davalının eski eşini bir iki defa merdivenlerde gördüğünü, birlikte yaşayıp yaşamadıklarını bilmediğini belirterek çelişkili ifadelerde bulunduğu, 14.03.2013 tarihli Denetmen Raporunun 5510 sayılı Kanunun 59 ve 100. maddeleri uyarınca aksi sabit oluncaya kadar geçerli olduğunun da kabulünün gerektiği nazara alındığında, mahkemece tüm bu hususlar birlikte değerlendirilerek sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O hâlde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdırS O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 10.11.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.