Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13633 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 1741 - Esas Yıl 2016





Mahkemesi :İş Mahkemesi Davacı, iş kazası sonucu oluşan gerçek işgöremezlik derecesinin tespitini istemiştir.Mahkemece, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.Hükmün, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.Davanın yasal dayanağı, 506 sayılı Kanunun 109. ve 5510 sayılı Kanunu 95. maddeleridir. Davalı iş yerinde sigortalı olarak çalışan davacının, 22.09.2005 tarihinde işyerinde yeni yapılan mikseri kontrol ettiği sırada dengesini kaybedip, çalışır vaziyetteki mikserin açık olan kapağından elinin içeri girmesi sonucu sağ elinden yaralanması neticesinde iş kazasının meydana geldiği, taraflar arasında, zararlandırıcı olayın iş kazası olduğu hususunda tereddüt bulunmadığı, ihtilafın anılan iş kazası sonucu davacının hangi tarihten itibaren hangi oranda sürekli iş göremez olduğu hususunda toplandığı anlaşılmaktadır. Davalı Kurum tarafından iş kazası sonucu davacının % 6,3 oranında sürekli iş göremez olduğunun tespit edildiği, davacı tarafından itiraz üzerine 10.06.2011 tarihli Yüksek Sağlık Kurulu raporunda %6,3 oranında iş göremez olduğu ve değişmediğinin bildirilmesi üzerine davanın açıldığı, Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulunun 18.09.2013 tarihli raporunda, iş kazası sonucu gelişen arıza sebebiyle mesleğinin “kimyager” olduğu anlaşılmakla meslek grup numarası 31 kabul alınarak davacının, % 39 oranında sürekli iş göremez halde olduğu bildirilmiştir. Bu yönde, sürekli iş göremezlik ve malullük halinin belirlenmesinde izlenecek yolun ne olduğu 506 sayılı Kanunun 109. maddesi ile 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun “Sağlık Raporlarının Usul ve Esasları”na dair 95. maddesinde hükme bağlanmıştır. Buna göre, kurum sağlık tesisleri tarafından raporlara dayanılarak verilen kararlara karşı ilgililerin S.S.Yüksek Sağlık Kuruluna itiraz hakları mevcuttur. Söz konusu kurulun raporlarının Kurumu bağlayacağı diğer ilgililer yönünden bağlayıcı olmayıp, Adli Tıp Başkanlığı veya Tıp Fakültelerinin ilgili ana bilim dalı konseylerinden Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü çerçevesinde inceleme ve araştırma yapılmasını isteyebilecekleri 28.06.1976 tarih ve 6/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu kararının gereğidir. Öte yandan; Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu raporu ile Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi raporu arasında çelişki ortaya çıkması durumunda, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.10.2010 gün ve 10-390 / 449 sayılı kararında da belirtildiği şekilde, çelişkinin Adli Tıp Kanunu'nun 15. maddesi gereği Adli Tıp Genel Kurulunca giderilmesi gereklidir.Hâl böyle olunca; Mahkemece, Yüksek Sağlık Kurulu raporunda belirtilen sürekli iş göremezlik oranının Kurum yönünden bağlayıcı olduğu gözetilerek, 506 sayılı Kanunun 109. (5510 sayılı Kanun 95. madde) maddesinde öngörülen prosedür çerçevesinde, Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu ile Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu raporları arasındaki görüş farklılığı, Adli Tıp Genel Kurulundan rapor aldırılmak suretiyle giderilerek, sigortalıda iş kazası sonucu meydana gelen yaralanmanın, hangi tarihten itibaren sigortalıyı sürekli iş göremez hale getirdiği, tereddüde yer vermeyecek şekilde belirlenmeli ve varılacak sonuca göre karar verilmelidir.Yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, eksik inceleme ve araştırma sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. O hâlde, davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek hâlinde davalı şirkete iadesine, 10.11.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.