Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13387 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 18885 - Esas Yıl 2013





Mahkemesi :İstanbul 6. İş MahkemesiTarihi :12.06.2013No :2003/587-2013/517Dava, rücuen tazminat istemine ilişkindir. Mahkeme, ilâmında belirtildiği şekilde, davanın kabulüne karar verilmiştir.Hükmün, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Mahkemece, hükme esas tutulan kusur raporuna göre; davalı işverenlere % 100 kusur verilmiştir.Davanın yasal dayanağını oluşturan ve İş kazası ve meslek hastalığının oluşumuna, “...kastı veya işçilerin sağlığını koruma ve işgüvenliği ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı hareketi veyahut suç sayılabilir bir hareketi...” ile etkide bulunan işveren yönünden madde içeriğinde sıralanan nedenlerle ve kusura dayalı sorumluluk ilkesi temelinde sorumluluk gereğine yönelik düzenleme içeren 506 sayılı Yasanın 26/1. maddesine eklenen, “İşçi ve işveren sorumluluğunun tespitinde kaçınılmazlık ilkesi dikkate alınır.” cümlesinin, maddede sayılan kusurlu davranışları nedeniyle tazminle sorumlulukları yoluna gidilen işverenlerin, iş kazasının oluşumunda etkili olan kaçınılmazlıktan da sorumlu tutulmaları gereğini öngörür şekilde yorumlanması, buna bağlı olarak objektif sorumluluğa olanak tanımayan madde hükmü karşısında, işverenin kaçınılmazlık etkeninden kaynaklanan bölümden, kısmen de olsa sorumluluğunun kabulü mümkün değildir.Bu bakımdan, meslek hastalığı işin niteliğine göre tekrarlanan bir sebeple veya işyerinde işin yürütüm şartları yüzünden ortaya çıkan ve sigortalıyı geçici veya sürekli şekilde hasta, sakat veya ruhen arızalı bırakan bir olgu olup, işveren bu konuda her türlü tedbiri almış olsa bile işin ve işyerinin niteliği sebebiyle bu hastalığın ortaya çıkması muhtemel olduğundan, belli orandaki bir kaçınılmazlıktan söz edilmesi gerekeceği tartışmasızdır. Bu sebeple meslek hastalığındaki kaçınılmazlık kavramı ile, iş kazasında söz konusu olabilen kaçınılmazlık birbirinden farklı olup, buna ilişkin bilirkişi incelemesi de farklıdır. Somut olayda, ilk kusur raporunda davalıların % 80 kusurlu, sigortalının kusursuz olduğu, % 20 oranında kaçınılmazlığın bulunduğu, ikinci kusur raporunda işverenlerin % 50, sigortalının % 20 kusurlu olduğu, % 30 oranında kaçınılmazlığın bulunduğu, hükme esas kusur raporunda ise davalıların % 100 oranında kusurlu bulunduğu anlaşılmakta olup, hükme esas alınan rapor raporlar arasındaki çelişkiyi gidermediği gibi Dairemizin ve Yargıtay’ın kabul ettiği esaslara uygun düşmediğinden; somut olay bakımından, konusunda uzman bilirkişi kurulundan alınacak kusur raporunda kaçınılmazlığın da tartışılması gerekmektedir.Diğer taraftan, sigortalının yargılama sırasında vefat ederek gelirden çıktığı anlaşılmakta olup, fiili ödeme miktarı davacı Kurumdan sorularak , fiili ödeme ile bu tarihteki ilişkin olduğu gelirin ilk peşin sermaye değerinin karşılaştırılması sonucu, şayet ilk peşin sermaye değerli gelirin kusur karşılığı, fiili ödeme miktarının kusur karşılığından düşük ise o taktirde ilk peşin sermaye değerine itibar edilmesinin gerekmesine, aksine fiili ödeme miktarı ilk peşin değerden düşük ise o taktirde de fiili ödeme miktarının esas alınmasının gerekeceği gözetilmeksizin, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. Yapılan açıklamalar çerçevesinde; mahkemece, öncelikle , sigortalının, SSK sicil dosyası getirilerek daha önceki çalışma yerleri ve süreleri belirlenmeli, toza maruz kalacak başka iş yeri çalışma süreleri ve bu çalışmalar nedeniyle Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü’ne göre meslek hastalığı halinin gerçekleşip gerçekleşmediği yöntemince araştırılmalı, belirtilen ilke ve yöntemlere göre İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği ile iş kazasının vuku bulduğu iş kolunda uzman bilirkişiden kusur oran ve aidiyeti konusunda rapor alıp, olaya uygunluğunu değerlendirdikten sonra, ilk peşin değerli gelirler ile fiili ödeme miktarı mukayesesi sonucu belirlenecek miktarın ; tazmin sorumlusu olan davalının kusuruna isabet eden miktarıyla ve taleple sınırlı kısmına hükmetmesi gerekirken, çelişkiyi gidermeyen ve kaçınılmazlık olgusunu irdelemeyen kusur raporu dayanak alınarak hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. O hâlde, davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davalılara iadesine, 29.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.