Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13330 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 8155 - Esas Yıl 2014





Mahkemesi : Erzurum İş MahkemesiTarihi : 21.01.2014No : 2013/77-2014/24Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde davalının yetim aylığı aldığı babası Naim Y..'in emekli sandığı iştirakçisi olduğundan uyuşmazlık mahkemesi kararları da gözetilerek davaya bakmaya idari yargı yerine görevli olduğu anlaşıldığından davayı bakmak mahkememizin görev alınına girmediğinden davacının dava dilekçesinin görev yönünden reddine, karar verilmiştir.Hükmün, davacı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.Davalının, kocasından 06/06/2007 tarihinde boşanması üzerine, ölen babasının Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu kapsamında iştirakçı olması nedeniyle, davalıya yetim aylığı bağlanmıştır. Davalının yetim aylığı bağlandıktan sonra eşiyle birlikte sürekli yaşadığı Kurumca tespit edildiğinden, yetim aylığı 2010 yılında 01/10/2008 tarihi itibariyla kesilmiş, yersiz ödenen 01.11.2008-31.10.2010 arası aylıklar ve tedavi giderleri borç tahakkuk işlemi sonucu, davalıdan talep edilmiştir. Görev konusu, kamu düzeni ile ilgili olup, mahkemelerce yargılamanın her aşamasında re’sen ele alınması gereken bir husustur. Davanın yasal dayanağı niteliğinde olan ve 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun “Gelir ve aylık bağlanmayacak haller” başlığını taşıyan 56. maddesinin ikinci (son) fıkrasında, “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96. madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiş olup, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu, 1479 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu, 2925 sayılı Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanunu, 2926 sayılı Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu ve 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda yer almamakla birlikte ilk kez 5510 sayılı Kanunla getirilen bu hükmün Anayasa'ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali istemiyle yapılan başvurunun, Anayasa Mahkemesi'nin 15.12.2011 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 28.04.2011 gün ve 2009/86 Esas – 2011/70 Karar sayılı kararı ile reddedildiği, dolayısıyla iptal edilmeyen fıkranın yürürlükte olduğu belirgindir.Şu durumda; 5510 sayılı Kanunun “Uyuşmazlıkların çözüm yeri” başlıklı 101. maddesinde, bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan durumlarda, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıkların iş mahkemelerinde görüleceğinin belirtilmiş olması, 5510 sayılı Kanunun 56. maddesinin ikinci fıkrasına koşut/benzer herhangi bir düzenlemenin 5434 sayılı Kanunda yer almaması, taraflar arasındaki çekişmenin 5510 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmasından kaynaklandığının belirgin olması karşısında, bu tür davalarda adli yargı ve giderek iş mahkemelerinin görevli olduğu açıktır. Danıştay da istikrar kazanmış uygulamalarında, aynı gerekçelerle iş mahkemelerinin görevli olduğuna karar vermektedir (Danıştay 11. Daire, 2011/ 1216-4598, 2011/ 6745 – 3427).Nitekim aynı konuda verilen Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 26/06/2013 günlü 2013/10-27 Esas; 2013/878 sayılı kararında da aynı hususlar vurgulanmış ve “....davalıya yetim aylığının 5510 sayılı Kanunun 56/son maddesi ile yapılan değişiklikten önce bağlanmış olması sonuca etkili olmayıp, 5510 sayılı Kanun’un Geçici 1 ve 4. maddelerinin somut uyuşmazlıkta uygulama yeri bulunmamaktadır. Kaldı ki, somut olay itibariyle de davalı Kurum önceki maaşları değil, 01.11.2008-31.10.2010 tarihleri arasında yapılan ödemeleri talep etmektedir....” denilerek iş mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiştir.Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmak suretiyle, davanın esas yönünden incelemesine geçilerek, tüm kanıtlar toplandıktan sonra tarafların 01.11.2008-31.10.2010 tarihleri arasında birlikte yaşayıp yaşamadığına dair yapılacak irdelemeyle elde edilecek sonuca göre hüküm kurulması gerekirken, mahkemece yanılgılı değerlendirmeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O hâlde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 29.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.