...Dava, yersiz prim tahakkuk işleminin iptali, borçlu bulunmadığının tespiti ile bu kapsamda Kuruma ödenen prim ve gecikme zammının istirdadı istemine ilişkindir.Mahkemece, uyulan bozma ilamı sonrası davanın kabulüne karar verilmiştir.Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Davacı işverene ait narenciye sektöründe sandık ve paketleme işyerinde, 01.06.2011 günü davalı Kurum görevlisince yapılan denetim sonrasında düzenlenen 04.01.2012 tarihli .... esas alınarak, 01.06.2010 – 01.06.2011 döneminde tam gün üzerinden aralıksız çalışmasına karşın bildiriminin eksik yapıldığı gerekçesiyle sigortalı ... bakımından davacı hakkında işlem tesis edildiği, tahakkuk ettirilen sigorta prim borcunu gecikme zammıyla birlikte ödemesi gerektiği yönündeki uyarı yazısını 05.09.2012 günü tebellüğ eden davacı tarafından 03.10.2012 tarihinde itiraz yoluna başvurulduğu, Kurum Komisyonunca yapılan değerlendirme üzerine itirazın 09.10.2012 günü reddedildiği anlaşılmakta olup borç ödendikten sonra 20.11.2012 tarihinde açılan işbu davada, mahkemece uyulan bozma ilamı sonrasında, davanın hak düşürücü süre içerisinde açıldığı kanaatiyle, tanık beyanları nazarında istem aynen hüküm altına alınmıştır.Dava esas itibariyle davalı ...’nun belirtilen tarihler arasında çalışıp çalışmadığına ilişkin olduğundan, davanın yasal dayanaklarından 5510 sayılı Yasanın 86. maddesi gereğince, bu tür sigortalı hizmetlerin tespitine ilişkin davaların, kamu düzeniyle ilgili olduğu ve bu nedenle de özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve gerekli bulunduğu açıktır. Bu çerçevede, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği ./..kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde resen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.Dosya kapsamı incelendiğinde, davacı tanıklarının beyanlarına başvurulduğu, ihtilaflı dönemi kapsayan bordroların tamamının ikmal edilmediği (sadece 2010/6-7 dönemlerine ilişkin bordrolar mevcut), dinlenen tanıkların ihtilaflı dönemde tam olarak çalışıp çalışmadığının belli olmadığı anlaşılmakla, resen araştırma ilkesinden hareketle mahkemece, davacı işyerinden verilen 01.06.2010 – 01.06.2011 dönemleri arasındaki bordroların tamamı getirtilmeli, denetmen tutanağında adı geçen ve mahkemece dinlenilmeyen şahısların ifadelerine başvurulmalı (bu tanıkların hizmet döküm cetvelleri de getirtilmeli), gerek görüldüğünde belirtilen dönemler arasında çalışması bulunan diğer bordrolu tanık beyanlarına başvurulmalı, belirdiği takdirde tanık beyanları arasındaki çelişkiler giderilmeli, böylece uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek, varılacak sonuca göre bir karar verilmelidir.O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 01.11.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.