Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13103 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 13324 - Esas Yıl 2016





Mahkemesi :İş Mahkemesi Dava, sağlık hizmeti giderlerinin tespiti ile yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemine ilişkindir.Mahkeme, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde ilâmında belirtildiği şekilde, davanın kabulüne karar vermiştir.Hükmün, davacı ve davalı avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.1479 sayılı Kanun hükümleri gereğince 01.10.2011 tarihinden itibaren kendisine davalı Kurumca yaşlılık aylığı bağlanan davacı sigortalının 27.06.2013 günü gerçekleşen trafik kazasında yaralanarak çeşitli sağlık kuruluşlarında tedavi gördüğü anlaşılmakta olup davacı, kendisince karşılanan sağlık hizmeti giderlerinin belirlenerek faiziyle birlikte Kurumdan tahsiline karar verilmesini istemiş olup, Mahkemenin Görevsizliğine dair ilk kararından sonra Dairemizin 2014/23022 E-2015/1560 K. ile eksik incelemeden dolayı bozulmuştur.1-Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 04.02.1948 gün ve 1944/10 E. 1948/3 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına baktığımızda; ıslahın, iyiniyetli tarafın, davayı açtıktan veya kendisine karşı bir dava açıldıktan sonra öğrendiği olgularla ilgili yanlışlıklarını düzeltmesine, eksiklikleri tamamlamasına, bu çerçevede yeni deliller sunabilmesine olanak sağlayan bir kurum olduğu anlaşılmaktadır. Ne var ki; taraflardan birine davanın herhangi bir aşamasında ıslah olanağı tanınması, davaların sonu alınamayacak şekilde uzamasına neden olmak gibi bir sakıncayı da içermektedir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 177’nci maddesinde ıslahın yalnızca tahkikat bitinceye kadar yapılabileceği öngörüldüğüne ve temyiz faslında da, bozmadan sonra dahi ıslahın olanaklı bulunduğuna dair açık veya örtülü bir hüküm yer almadığına göre, Kanunun bu olanağı bir devre ve zaman ile sınırlandırdığı kabul edilmelidir. Dolayısıyla, 177’nci maddenin soyut iznine./.. bakılarak, bu istisnai yolun bozmadan sonraki aşamalara da yaygınlaştırılması, bozmaya uyulmasıyla kazanılan hakları ihlal edebileceği gibi, davanın tamamen ıslah edildiği hallerde, işin sonuçlandırılmasını da güçleştirir. O halde, ıslahla ilgili kuralların, yargılamanın sadeliği, basitliği ve çabukluğunu amaçlayan diğer usul hukuku ilkeleriyle bağdaşacak şekilde yorumlanması; bozmadan sonra ıslahın mümkün olmadığı sonucuna varılması zorunludur. Hükmüne uyulan bozma ilamı sonrasında davacı vekilinin 29.01.2016 tarihli ıslah dilekçesi ile istemlerini ıslah suretiyle artırdığı ve Mahkemece ıslah dilekçesindeki talep artırımı dikkate alınmak suretiyle hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.Ne var ki varılan bu sonuç hatalı olmuştur. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 04.02.1948 gün 1944/10 E. 1948/3 K. Sayılı kararında da belirtildiği üzere bozmadan sonra ıslah yapılması mümkün değildir. Hal böyle olunca da bozmadan sonraki yargılama aşamasında davacı tarafça yapılan ıslah işlemi dikkate alınarak karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.2-Faiz başlangıç tarihi olarak iade başvurusuna ilişkin talep dilekçesinin Kuruma intikal tarihi belirlenip bu tarihten itibaren faize hükmedilmesi gerekirken, ödeme tarihinin faiz başlangıcı olarak benimsenmesi hatalı olmuştur.O halde, davacı ve davalı avukatlarının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.S O N U Ç: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 31.10.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.