Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12756 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 14907 - Esas Yıl 2016





Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) MahkemesiMahkemece, bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Hükmün, davacı ve davalı Kurum vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.Davacı vekili, davacının 10.10.2001 ile 15.03.2007 tarihleri arasında davalı işyerine ait taş ocağında bekçi olarak kesintisiz çalıştığının tespitini talep etmiş, mahkemece davanın kısmen kabulü ile, davacının, davalı işveren nezdinde, 18.12.2002 ile 03.04.2006 tarihleri arasında 1186 gün hizmetinin tespitine karar verilmiştir.5510 sayılı .... Sigortası Kanununun Geçici 7. maddesi uyarınca davanın yasal dayanağını, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 79/10. maddesi teşkil etmektedir. Anılan maddede “Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları nazara alınır” hükmü yer almaktadır.  Bilindiği üzere, belli bir dönemdeki çalışmaların tespiti istemini içeren hizmet tespiti davası, dava dilekçesinde açıkça belirtilmiş olmasa da, 506 sayılı Kanun’un 79/10. maddesinde de düzenlendiği üzere, özünde prime esas kazançlarının ve prim ödeme gün sayılarının tespiti talebini de içerir. Mahkemenin hizmet tespitine ilişkin ilamı ise, işverenin Kuruma vermediği bildirgeler yerine geçecek belge niteliğindedir. Bu nedenle mahkeme dava sonunda vereceği kararda, tespit edilen dönem için aylar itibariyle prim ödeme gün sayıları ile 506 sayılı Kanun’un 77. maddesine göre hesaplanacak olan ‘o dönemdeki’ bir günlük ücreti de belirtecektir. Anılan Kanunun 6. maddesinde ifade edildiği üzere, “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkin olduğundan, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde re’sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır. Diğer taraftan, bu tür sigortalı hizmetlerin saptanmasına ilişkin davalar, sonuç itibariyle sigorta primlerinin işverenden tahsiline de yol açacağından, işverenlik sıfatının şüpheye yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi gerekir. “İşveren”, 5510 sayılı Kanun’un 4’üncü maddesinde; ...sigortalıları çalıştıran... kişiler...” olarak tanımlanmış olup, hizmet tespitine yönelik davalarda, çalışma ilişkisinin nitelik ve süresinin belirlenmesi, bu yöndeki işyeri bilgi ve belgelerine ulaşılması, bir başka anlatımla, davanın sübutu, kanıtlama yükümlülüğü ve verilen kararın infazı açısından, husumetin kendisine yöneltilmesi zorunlu olan kişidir.Somut olayda, dosya arasına konulan davalı işverene ait .... Müdürlüğü İşletme Ruhsatı listesinde, dava konusu.... Köyü sınırları içerisinde bulunan maden (kırma eleme) ocağına ilişkin davalı işverene verilmiş herhangi bir ruhsatın bulunmadığı, işveren tarafından... İdaresine de yapılmış bir müracaatın olmadığı, son olarak .....Müdürlüğü mal alım ihalesine ait bilgi ve belgelerden, Aralık Dilucu sınır kapısı yolları için astarsız sathi kaplama onarım çalışmaları için mıcır malzeme temin ve alım ihalesinin ..... Şti.’ne verildiği anlaşılmaktadır.Yukarıdaki bilgiler ışığında, mahkemece öncelikle, Aralık İlçesi .... sınırları içerisinde bulunan maden (kırma eleme) ocağının kim tarafından işletildiği usulünce tespit edilmeli, tanık ...’ün davalı işveren ile ....Şti.’nin ortak olduklarına dair iddiası yöntemince araştırılmalı, işverenin davalı ... olmadığının tespiti halinde, 6100 sayılı HMK'nın 124. maddesi'nin 3. fıkrası ''maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi karşı tarafın rızası aranmaksızın kabul edilir.'' uyarınca, tespit edilen işverene yöntemince husumet yöneltilmeli, işverenin davalı işrket olduğunun tespiti halinde ise, davalının tasfiye olduğu anlaşıldığından, tasfiyeye ilişkin bilgi ve belgeler dosyaya getirtilerek, sonucuna göre bir karar verilmelidir.Açıklanan bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın, eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.O halde, davacı ve davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 20.10.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.