Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12661 - Karar Yıl 2011 / Esas No : 11538 - Esas Yıl 2011





ÖZET: 506 SAYILI KANUN’UN 108. MADDESİ GEREĞİNCE Sİ­GORTALILIK BAŞLANGIÇ TARİHİNİN BELİRLENMESİNE İLİŞKİN AÇILAN HER DAVA, SİGORTALILIĞIN SAPTANMASI İSTEMİNİ DE İÇERDİĞİNDEN, BU KANUN’UN 79. MADDESİNİN ONUNCU FIKRASINA DAYALI OLAN VE “HİZMET TESPİTİ DAVASI” OLARAK NİTELENDİRİLEN BİR GÖRÜNÜM ARZ ETMEKTE OLUP, BUNUN DOĞAL SONUCU OLARAK DA SÖZ KONUSU 1 GÜNLÜK ÇALIŞMANIN BELİRLENMESİ TALEPLİ DAVADA, HİZMET TESPİTİ DAVALARINDAKİ KANITLAMA YÖNTEM VE İLKELERİ BENİMSENİP UYGU­LANMALI, BAŞKA BİR ANLATIMLA, SİGORTALILIKTAN SÖZ EDİLEBİLMESİ İÇİN, ÇALIŞMANIN VARLIĞI, HİZMET TESPİTİ DAVALARI YÖNÜNDEN KABUL EDİLEN YÖNTEM VE İLKELERE UYGUN BİÇİMDE SAPTANMALIDIR.Dava, sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti istemine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Hükmün, davalı SGK Başkanlığı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.20.03.1979 günü 506 sayılı Kanun hükümleri kapsamına alınarak tescil edilen davalı işverene ait 27…5.32.09 sicil numaralı işyerinde 19.03.1979 tarihinde çalışmaya başladığı yönünde hakkında düzenlenen sigortalı işe giriş bildirgesi yasal hak düşürücü süre içerisinde 29.03.1979 günü davalı Kuruma verilen davacının bildiriminin yapılmayıp sigorta priminin de ödenmediği, bildirgede yer alan imza ve fotoğrafın kendisine ait olduğunun bilirkişi in­celemesi sonucu saptandığı, bildirgedeki kimlik bilgilerinin doğru, sigorta sicil numarasının daha sonraki hizmetlerinde de kullanıldığı, işverence dönemsel sigorta primleri bordrosu düzenlenmediği belirgin bulunmakla, davada istem, anılan tarihte 1 gün süreyle hizmet akdine dayalı çalışıldığının/çalıştırıldığının ve bu tarihin sigortalılık başlangıcı olduğunun tespitine ilişkindir.Davanın yasal dayanağı olan 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun; “Sigortalı sayılanlar” başlığını taşıyan 2. maddesinde, bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanların bu Kanun’a göre sigortalı sayılacakları belirtilmiş, “Sigortalı sayılmayanlar” başlıklı 3. mad­desinde, bu Kanun’un uygulanmasında sigortalı sayılmayan ve/veya hakla­rında bazı sigorta kolları uygulanmayan kimseler sıralanmış, “Sigortalılığın başlangıcı ve mecburi oluşu” başlığını taşıyan 6. maddesinde; çalıştırılanların, işe alınmalarıyla kendiliğinden “sigortalı” olacakları, sigortalılar ile bunların işverenleri hakkında sigorta hak ve yükümlerinin, sigortalının işe alındığı ta­rihten başlayacağı, bu suretle sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçı­nılamayacağı ve vazgeçilemeyeceği, sözleşmelere, sosyal sigorta yardım ve yükümlerini azaltmak veya başkasına devretmek yolunda hükümler konu­lamayacağı açıklanmış, “Prim belgeleri” başlıklı 79. maddesinde; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca belirlenmeyen sigortalıların, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak beş yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ka­nıtlayabilirlerse,·bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayılarının dikkate alınacağı bildirilmiş, “Sigortalılık süresi” başlığını taşıyan 108. maddesinde, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında dikkate alınacak sigortalılık süresinin başlangıcının, yürür­lükten kaldırılmış 5417 ve 6900 sayılı Kanunlara veya bu Kanuna tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarih olduğu hüküm altına alınmıştır.Sigortalı statüsünde bulunmayan, sigortalı niteliği taşımayan bir kim­senin sigortalılık süresinden söz etme olanağı bulunmamaktadır. Olağan olarak sigortalılık niteliği, taraflar arasında hizmet akdi (iş sözleşmesi) ilişkisinin kurulması ve çalışmaya/çalıştırılmaya başlanması ile kazanılmakta olup, yazılı olarak düzenlenen veya sözlü olarak benimsenen hizmet akdi ile birlikte, sigortalılığın oluşumu yönünden eylemli (fiili=gerçek) çalışma olgusunun var­lığının da kanıtlanması gerekmektedir. Kuruma verilen ve çalışmayı (hizmeti) ortaya koyabilecek belgeler; gerek 506 sayılı Kanun’da, gerek 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nda, gerekse anılan Ka­nunlara dayanılarak hazırlanan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği (SSİY)’nde açıklanmıştır. Bunlar arasında; çalışmaya başlayan ve/veya çalışması sona eren sigortalıların durumlarının işveren/işveren vekili tarafından Kuruma bil­dirilmesi amacıyla kullanılan “Sigortalı İşe Giriş Bildirgesi” (506/9. madde, 5510/8. madde, SSİY’nin ilgili maddeleri) ile “Sigortalı İşten Ayrılış Bildirgesi” (5510/9. madde, SSİY’nin ilgili maddeleri), çalışmaya başlayan sigortalıların kendilerini bildirmeleri amacıyla kullanılan “Sigortalı Bildirim Belgesi” (5510/8. madde, SSİY’nin ilgili maddeleri), çalıştırılan sigortalıların ve sosyal güvenlik destek primine tabi sigortalıların kimlik bilgilerini, hesaplanacak prime esas kazançlarını, prim ödeme gün sayıları ile prim tutarlarını gösteren, 01.05.2004 tarihine kadarki dönem yönünden “Aylık Sigorta Primleri Bildirgesi” ve “Dö­nemsel Sigorta Primleri Bordrosu” (506/79. madde, SSİY’nin ilgili maddeleri), 01.05.2004 gününden itibaren ise “Aylık Prim ve Hizmet Belgesi” (506/79. madde, 5510/86. madde, SSİY’nin ilgili maddeleri) yer almaktadır.506 sayılı Kanun’un 108. maddesi gereğince sigortalılık başlangıç tarihinin belirlenmesine ilişkin açılan her dava, sigortalılığın saptanması is­temini de içerdiğinden, bu Kanun’un 79. maddesinin onuncu fıkrasına dayalı olan ve “hizmet tespiti davası” olarak nitelendirilen bir görünüm arz etmekte olup, bunun doğal sonucu olarak da söz konusu 1 günlük çalışmanın be­lirlenmesi talepli davada, hizmet tespiti davalarındaki kanıtlama yöntem ve ilkeleri benimsenip uygulanmalı, başka bir anlatımla, sigortalılıktan söz edi­lebilmesi için, çalışmanın varlığı, hizmet tespiti davaları yönünden kabul edilen yöntem ve ilkelere uygun biçimde saptanmalıdır. Aksine düşünce, özellikle yaşlılık aylığının kabulü için öngörülen sigortalılık süresi yönünden çalışanlar ile çalışmayanlar arasında haksız ve adaletsiz bir durumun oluşmasına yol açabilecektir. Yöntemince düzenlenerek yasal hak düşürücü süre içerisinde Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı’na verilen sigortalı işe giriş bildirgesi, ilgilinin işe alındığını gösteren yazılı delil niteliğinde ise de, sigortalılığın kabulü açısından kuşkusuz tek başına yeterli kabul edilemez ve bu kapsamda çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli başka kanıtlar aranmalıdır. Bu tür 1 günlük sigortalı hizmetin belirlenmesine ilişkin davalar kamu düzeni ile ilgili olduğundan·özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunlu olup, mahkemece, tarafların gösterdiği/sunduğu deliller ile yetinilmemeli, 01.10.2011 günü yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanu­nu’nun ilgili hükümleri esas alınarak kendiliğinden araştırma ilkesi benim­senmeli, sigortalılığın kabulü ve hüküm altına alınabilmesi için mutlak koşul niteliğindeki hizmet akdinin ve eylemli çalışmanın varlığı ortaya konulmalıdır. Bu amaçla; sigortalı işe giriş bildirgesinin Kuruma veriliş tarihi, bildirgedeki kimlik bilgilerinin, varsa imza ve fotoğrafın davacıya ait olup olmadığı, da­vacıya verilen sigorta sicil numarasının hangi yılın serilerinden olup sonraki dönemde gerçekleşen hizmetlerinde kullanılıp kullanılmadığı saptanmalı, yu­karıda belirtilen ve hizmeti ortaya koyabilecek belgeler, çalışmanın ger­çekleştiği ileri sürülen işyerinin Kurum nezdinde bulunan dosyası, işverence hazırlanması gerekli ücret ödeme bordroları, puantaj kayıtları ve diğer kayıtlar, Kurum görevlileri tarafından düzenlenen rapor ve tutanaklar getirtilmeli, dönemsel sigorta primleri bordrosuyla veya aylık prim ve hizmet belgesiyle bildirimleri yapılan sigortalılar tanık sıfatıyla dinlenilmeli, gerektiğinde aynı çevrede faaliyet yürüten işverenler ve bunların çalıştırdığı kimseler yöntemince belirlenerek bu kişilerin bilgi ve görgülerine başvurulmalı, böylelikle iddianın somut ve inandırıcı bilgilere dayalı biçimde kanıtlanıp kanıtlanmadığı de­ğerlendirilmelidir. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun; 29.06.2005 gün ve 2005/21-409 E. - 413 K. sayılı, 22.03.2006 gün ve 2006/21-43 E. - 2006/98 K. sayılı, 12.03.2008 gün ve 2008/21-242 E. - 2008/251 K. sayılı, 23.12.2009 gün ve 2009/10-581 E. - 619 K. sayılı, 10.02.2010 gün ve 2010/10-72 E. - 2010/72 K. sayılı, 21.09.2011 gün ve 2011/10-527 E. – 2011/552 K. sayılı kararlarında da aynı görüş ve yaklaşım benimsenmiştir.Bu yasal düzenleme ve açıklamalar ışığı altında inceleme konusu dava değerlendirildiğinde, mahkemece yapılan yargılama sonunda sigortalı işe giriş bildirgesinin varlığına ve iki tanığın iddiayı doğrulayan anlatımlarına daya­nılarak davanın kabulüne karar verilmiş ise de, toplanan delillerin hüküm kurmaya elverişli olmadığı belirgindir. Bu bakımdan; ilgili vergi dairesine yazı yazılarak davalı işverenin dava konusu tarihe ilişkin yükümlülük ve faaliyet durumu belirlenmeli, söz konusu tarihi içerir dönemsel sigorta primleri bordrosu Kuruma verilmediğinden aynı çevrede faaliyet yürüten işverenler ile çalıştırdıkları kişiler yöntemince saptanarak bunların tanık sıfatıyla bilgi ve görgülerine başvurulmalı, böylelikle toplanan kanıtlar değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre karar verilmelidir.Açıklanan maddi ve hukuki olgular gözönünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu istemin aynen hüküm altına alınması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.S o n u ç: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), 29.09.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.