Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1250 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 22292 - Esas Yıl 2014





Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) MahkemesiDavacı, 04.12.2008 tarihinde vefat eden ... no'da kayıtlı murisi eşinin ölüm tarihinden itibaren hak sahibi eşi sıfatıyla ölüm aylığı bağlanması gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.Mahkeme,ilâmında belirtildiği şekilde, Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarında.... sigorta sicil numarasıyla işlem gören sigortalının.... olduğunun tespit ile Davacıya ...'in hak sahipliği -dul eşi olması- nedeniyle 01.01.2009 tarihinden itibaren ölüm aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine,karar vermiştir.Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 7. maddesi uyarınca davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesidir. Anılan Kanunun 6. maddesinde ifade edildiği üzere, “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkin olduğundan, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve ger??eğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde re’sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır. Eldeki davada;davacının murisi ... üzerinden ölüm aylığı talebinde bulunduğu, fakat kurumca, davacı murisi adına kayıt edilen sigorta sicil numarasında 22.07.1969 tarihli işe giriş bildirgesi üzerinde, nüfusa kayıt yeri .... olan ve doğum tarihi 1952 olarak kayıtlı olan, 03.01.1970 tarihli işe giriş bildirgesinde ise nüfusa kayıt yeri ...... olduğu, bu nedenle, davacının 01.01.1951 doğumlu murisine ait olmadığı gerekçesi ile davacının talebinin reddedildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ise de verilen kararın, söz konusu çalışmaların davacı murisine aidiyeti bakımından eksik araştırmaya dayalı olduğu anlaşılmıştır. Dosyadan, davalı kurumca ve Mahkemece yapılan tahkikat aşamasında ... nüfus müdürlüğünden başka ... olup olmadığı sorulduğunda, nüfus müdürlüğünce ... olan iki adet ... isimli kişinin bulunduğunun belirtilmesine rağmen bu kişi hakkında yeterli araştırma yapılmadığı, mahkemece davacı murisinin çalışmasını bilebilecek durumda olan bordrolu tanıkların veya davacının çalıştığını bilebilecek durumdaki komşu işyerlerinden tanıkların var olup olmadığına dair araştırma yapılmaksızın karar verildiği anlaşılmaktadır.Bu tür davalarda, fiili çalışmanın her türlü delille ispatlanabileceği ve Mahkemece re'sen araştırma yapılabileceği ilkesi de göz önünde bulundurularak, öncelikle, davacının, dilekçesine ekli belgenin müzekkereye eklenerek adı geçen ... simli şahsın anne-baba adı ve doğum tarihi de belirtilmek suretiyle, primlerinin o dönemde yatıp yatmadığı, yatmış ise bu pirimlerin kimin hizmetlerine geçtiği Kurumdan sorulmalı, nüfus müdürlüğünce bildirilen diğer ... isimli şahsın da hak alanını ilgilendireceği dikkate alınarak, bu kişinin veya ölmüş ise mirasçılarının da davaya dahil edilerek HMK’nın 124. Maddesi gereğince husumet yöneltilmesi, söz konusu hizmetlerin aidiyeti bakımından delillerinin toplanması ve davaya devam edilmesi sağlanmalı, davacı murisinin tüm bilgileri bildirilmek suretiyle .... ilk işe girişine dair bilgi ve belgeler sorulmalı ve murisin hizmet cetvelinde çalıştığı anlaşılan işyerlerinin dönem bordrolarından resen davacı ile aynı dönemde çalışan tanıklar seçilerek beyanına başvurulmalı veya var ise, aynı yörede komşu veya benzeri işleri yapan başka işverenler ve bu işverenlerin çalıştırdığı bordrolara geçmiş kişiler emniyet araştırması ve kurumdan sorulmak suretiyle saptanarak bilgi ve görgülerine başvurulmalı ve uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.Mahkemenin, yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda araştırma yaparak elde, edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. O hâlde, davalı Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 26.01.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.