Mahkemesi : İş Mahkemesi Davacı, ... sicil numarasında Kurum kayıtlarındaki çalışmaların murisine ait olduğunun tespiti ile ölüm aylığı tahsisine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece, bozma ilamına uyularak hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştirHükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.Mahkemece, Dairemizin bozma ilamına uyularak karar verilmiş ise de, bozma ilamının gereği tam olarak yerine getirilmemiştir.Davanın yasal dayanağı, önceki bozma ilamında da belirtildiği gibi 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesi olup bu tür sigortalı hizmetlerin tespitine ve aidiyete ilişkin davaların, kamu düzeniyle ilgili olduğu ve bu nedenle de özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve gerekli bulunduğu açıktır. Bu çerçevede, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde resen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.Eldeki dava dosyasına konu olayda, mahkemece, yapılan araştırma ve inceleme, hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir. Mahkemece, öncelikle, Kurumdan, davacının murisi Şabanali Yurtseven adına tescilli 7882798 nolu dosyadaki davacının murisi adına bildirilen çalışmaların davacının murisine maledilip edilmediği, davacının murisinin Kurumca kabul edilen çalışmalarının hangi dönem olduğu sorularak, Kurumca kabul edilmeyen ve taraflar arasında ihtilaf konusu çalışmalar belirlenmeli, anılan sicil numarasındaki davacının murisine aidiyeti Kurumca kabul edilmeyen çalışmalara ait işe giriş bildirgelerinin asılları getirtilmeli, ayrıca dava konusu dönemde davacının murisi ile birlikte çalışan ve işverenlerin bordrolarında kayıtlı kişiler ile aynı yörede komşu veya benzeri işleri yapan başka işverenler ve bu işverenlerin çalıştırdığı bordrolara geçmiş kişiler resen saptanarak, çalışmaların varlığı, süresi ve kime ait olduğu yönünden bilgi ve görgülerine başvurulmalı, çekişme konusu hizmetlerin, gerçekte kime ait olduğu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip, deliller hep birlikte değerlendirilmeli ve her halde, davacının murisinin ölüm tarihinden sonra gerçekleşen ve kurum kayıtlarına geçen çalışmaların davacının murisine ait olmadığı göz önünde bulundurularak, varılacak sonuca göre, davacının murisine ait olan sigortalılık süreleri tespit edilmelidir.Sonrasında, davacının murisinin ölüm tarihi olan 26.11.1984 tarihinde yürürlükte bulunan 506 sayılı Yasanın 66. madde hükmünde, ölüm aylığı tahsisi için “Toplam olarak 1 800 gün veya en az 5 yıldan beri sigortalı bulunup, sigortalılık süresinin her yılı için ortalama olarak 180 gün Malullük, Yaşlılık ve Ölüm Sigortaları primi ödemiş” olması şartı aranırken, 18.10.2006 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 16.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5561 sayılı Yasanın 1. maddesi ile yapılan değişiklik sonrası 5 yıldan beri sigortalı bulunup, sigortalılık süresinde en az 900 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş durumda ölen sigortalının hak sahibi kimselerine ölüm aylığına yönelik yasal düzenleme ve anılan Yasanın “Zamanaşımı ve hakkın düşmesi” başlıklı 99. maddesinin, "Bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, iş kazalarıyla meslek hastalıkları ve ölüm sigortalarından hak kazanılan gelir ve aylıklar, hakkı doğuran olay tarihinden itibaren beş yıl içinde istenmezse zamanaşımına uğrar. Bu durumda olanların gelir ve aylıkları yazılı istek tarihini takibeden aybaşından itibaren başlar." hükmü gözetilerek, ölüm aylığı tahsis şartları irdelenerek karar verilmelidir.Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın, eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 10.10.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.