Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12257 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 16168 - Esas Yıl 2014





Mahkemesi :İş Mahkemesi Dava, aksi Kurum işleminin iptali, 3201 sayılı Yasa kapsamındaki borçlanmanın ve aylık tahsisi işlemlerinin 5510 sayılı Yasanın 4/I-a madde kapsamında sayılması gerektiğinin tespitiyle, fark aylıkların ödenmesi istemlerine ilişkindir. Mahkeme, ilâmında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar vermiştir. Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. 12.05.2011 günlü borçlanma başvurusu ve ödemeyle ...'da geçen yurt dışı sürelerini, yurtiçi sigortalılık tescili bulunmadığı için 5510 sayılı Yasanın 4/1-b madde kapsamında borçlanan ve 01.06.2011 tarihinden itibaren aynı yasa kapsamında yaşlılık aylığı bağlanan davacı; aksi kurum işleminin iptalini, 3201 sayılı Yasa kapsamındaki borçlanmanın ve aylık tahsisi işlemlerinin 5510 sayılı Yasanın 4/I-a madde kapsamında sayılarak fark aylıkların ödenmesi istemiş, istem gibi davası kabul edilmiştir. Davada uyuşmazlık, yurtiçi çalışması ve sigortalılık kaydı bulunmayan, ... çalışma sürelerini 3201 sayılı Yasaya göre ve 5510 sayılı Yasanın 4/I-b kapsamında borçlanarak aynı Yasa kapsamında aylık bağlanan davacının; 3201 sayılı Yasa kapsamındaki borçlanma ve aylık bağlama işlemlerinin 5510 sayılı Yasanın 4/I-a maddesi kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceğine ilişkindir. Uyuşmazlık tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 17.04.2008 tarihli 5754 sayılı Yasanın 79.maddesiyle değişik 3201 sayılı Yasının 3.maddesi “Bu Kanunun 1 inci maddesinde belirtilenler ile yurt dışında çalışmakta iken veya yurda kesin dönüş yaptıktan sonra ölenlerin Türk vatandaşı olan hak sahipleri sigortalının Türkiye’de hiçbir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi çalışması yoksa ... Kurumuna, Türkiye’de çalışması varsa en son tabi olduğu sosyal güvenlik kuruluşuna müracaat etmek suretiyle bu Kanunla getirilen haklardan yararlanırlar. Sosyal güvenlik sözleşmeleri uygulanmak suretiyle kendilerine veya hak sahiplerine kısmi aylık bağlanmış olanların borçlanma işlemleri aylık aldıkları sosyal güvenlik kuruluşunca yapılır.”hükmünü içerirken; Yine aynı Yasayla 3201 sayılı Yasanın 5.maddesine 4.fıkra hükmü olarak eklenen ek fıkra ile de; “Yurtdışı hizmet borçlanmasına ait süreler 5510 sayılı ...ve ... Kanununa göre hangi sigortalılık haline göre geçmiş sayılacağının belirlenmesinde; Türkiye’de sigortalılıkları varsa borçlanma talep tarihindeki en son sigortalılık haline göre, sigortalılıkları yoksa aynı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında geçmiş sigortalılık süresi olarak kabul edilir.” Hükmü getirilmiştir. Anılan 5754 sayılı Yasa ile, 3201 sayılı Yasada yapılan değişiklikler ve getirilen ek düzenlemelere birlikte bakıldığında; başvurulacak kuruluşların belirlenmesinde, eski 3.maddede öngörülen değişik hallerden tümüyle vazgeçilmiş ve sadece; Türkiye’de sigortalılıkları varsa borçlanma talep tarihindeki en son sigortalılık haline göre, sigortalılıkları yoksa aynı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında geçmiş sigortalılık süresi olarak değerlendirileceği öngörülmüştür. Yasanın bu açık hükmü karşısında, artık borçlanılan sürelerin, mülga diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında bir sigortalılık süresi olarak değerlendirilmesi imkanı ortadan kalkmıştır. Yani , Türkiye’de hiçbir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi çalışması bulunmayan kişilerin, 3201 sayılı Yasaya dayalı borçlanma sürelerinin 5510 sayılı Yasanın 4/I-b kapsamında sigortalılık süresi olarak değerlendirilmesi yasal bir zorunluluk haline gelmiştir. Öte yandan, Anayasamızın 90/son maddesi uyarınca, yöntemince yürürlüğe konulmuş Uluslararası sözleşmeler kanun hükmünde olduğu gibi, normlar hiyerarşisi yönünden uluslararası sözleşme kurallarına uygulamada yasal güç tanınmakta ve bu kuralların uygulanma önceliği haiz bulunmaktadır. ...asına girişden önce, ... sigortasına girilmiş bulunması halinde,... Sigortasına giriş tarihinin, Türk Sigortasına giriş tarihi olarak kabul edileceği yönünde açık hüküm bulunurken; söz konusu Uluslararası sözleşmede, yurtdışında geçirilen çalışma sürelerinin, akit ülke mevzuatına göre sosyal güvenlikleri bakımından değerlendirilmesi aşamasında, hangi sigortalılık niteliğine göre borçlanılabileceği konusunda açık ve özel bir düzenleme yer almamaktadır. O halde, davacının, 3201 sayılı Yasa kapsamındaki borçlanma üzerine yapılan sigortalılık tescilinin ve anılan borçlanma süresi ve aylık işlemlerinin 5510 sayılı Yasanın 4/I-b maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekmekte olup; aksini öngören mahkeme kabulü yerinde değildir.Nitekim ...'nun 2012/10-1618 Esas ve 2013/821 sayılı kararı da bu yöndedir. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, 18.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.