Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 12225 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 13545 - Esas Yıl 2016
Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) MahkemesiDavacı, hizmet tespiti istemine ilişkindir.Mahkemece, bozma ilamından sonra yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Hükmün, davalı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.Davacı, davalı işverene ait işyerinde 01.05.2004-30.04.2008 tarihleri arasında hizmet akdine tabi olarak geçen ve davalı Kuruma bildirilmeyen çalışma sürelerinin tespitine ilişkin davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79. maddesi olup temel haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin bu tür davalar kamu düzeni ile ilgili olduğundan özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip gerek görüldüğünde kendiliğinden araştırma yapılarak delil toplanabileceği açıktır.İnceleme konusu davada; istem kısmen hüküm altına alınmış ise de, dosyada yer alan bilgi ve belgeler karar vermeye elverişli görünmemektedir. Mahkemece davacının talebi olmamasına karşın sigorta primine esas kazanç tespitinde bulunulması, herhangi bir araştırma yapılmaksızın davalı ...’nın vergi kaydının terk sebebiyle kapalı olduğu dönemden bile sorumlu tutulması, davalılar arasındaki ilişkinin eldeki belgelere göre asıl işveren-alt işveren ilişkisi mi, yoksa ihale yoluyla hizmet alımına yönelik mi olduğunun belirlenmemesi, tanık ifadeleri arasındaki çelişkiler giderilmeden ve davalının çalışma süresinin ve niteliğinin belirlenmemesi, dava tarihi itibariyle kurumun davalı sıfatı yerine feri müdahil olarak nitelendirilmesi ve hükmün iş mahkemesi sıfatıyla verilmemesi isabetsiz bulunmuştur. Bu bakımdan öncelikle yukarıda sayılan tespitler uyarınca hareket edilerek; davalılara ait işyerlerinin 506 ve 5510 sayılı Kanun hükümleri kapsamında bulunduğu süreler (tescil dönemi) Kurumdan sorulmalı,işverenin vergi kayıt ve faaliyet, tescil durumu ilgili vergi dairesinden ticaret sicili memurluğundan araştırılarak irdelenmeli, davacıyla ilgili varsa tüm belge ve kayıtlar davalı işverenlerden ve kurumdan istenilmeli, işyerlerine ait bordrolarda ve belgelerde bildirimleri yapılan sigortalıların ve aynı çevrede faaliyet yürüten işverenler ile çalışanların bilgi ve görgüsüne başvurulmalı ve tanık ifadeleri arasındaki çelişkiler giderilerek toplanan tüm kanıtlar değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O hâlde, davalı taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem hâlinde davalı ... ve ...'ya iadesine, 10.10.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.