Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 12065 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 7254 - Esas Yıl 2016
Mahkemesi :İş Mahkemesi Dava, yaşlılık aylıklarının ve bunlara ilişkin faizlerinin iadesine ilişkin Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.Mahkemece, bozmaya uyularak ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne, karar verilmiştir. Hükmün, davalı kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.Eldeki davada mahkemece verilen ilk karar, dairemizin 02.04.2013 günlü ve ...., ..... Karar Sayılı ilamıyla; “Davacı hakkında 15.12.2007-17.09.2009 tarihleri arasında almış olduğu yersiz aylıkların faizine ilişkin iade borcunun kapsamı, 5510 sayılı Yasanın 96. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi hükmü uyarınca belirlenmesi ile sonucuna göre bir karar verilmesi geriğine işaret edilerek bozulmuştur. Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine, o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu; mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan .........; sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde, ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 gün ve .... sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme 'nun 12.07.2006 gün, ....., ..... sayılı kararı).Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur. Eldeki davada ise, bozma gereklerinin yerine getirildiğinden bahsedilmesi olanaksız olup, davalı kurumun alacak miktarı ve işlemiş faizleri bakımından 5510 Sayılı Yasanın 96’ncı maddesinin “b” bendi kapsamında uygulama yapılırken Kurumun hatalı işleminin tespit tarihinin net olarak belirlenmesi ve bu tarihe göre de işleyen faiz alacağının “b” bendi kapsamında uygulama yapılması için kurumca aylık kesmeye yetkili organın hatalı işlemi fark ettiği tarih esas alınmalıdır. Bu kapsamda davacı hakkında borç tahakkuku yapılan 15.12.2007-30.10.2009 tarihleri arasındaki ödemelerin tahsili için 04.08.2010 tarihinde kurumca icra takibine başlanıldığı dikkate alınmalı, şayet kurumca hatalı işlemin aylık kesmeye ve borç tahakkuk ettirmeye yetkili organınca tespit edildiği tarihe ulaşılamaz ise, bu kez icra takibine konu ödeme emrinin davacıya tebliğ tarihi esas alınarak, işleyen faizler ve 24 aylık sürenin başlangıç tarihi bakımından bu tarih esas alınmalıdır.Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek, eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde karar tesisi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.O hâlde, davalı kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 04.10.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.