Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12059 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 9496 - Esas Yıl 2016





Mahkemesi : İş MahkemesiTarihi : 19.03.2015 Dava, 5434 sayılı Yasa kapsamında dul aylığı almakta iken, 1479 sayılı Kanun hükümleri gereğince babası üzerinden de hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla ölüm aylığına hak kazanıldığının ve aylıkların kesilmesine dair kurum işleminin iptali ile Kuruma karşı borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, karar verilmiştir. Hükmün, davacı ve davalı Kurum avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre davacı avukatının tüm davalı Kurum avukatının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.2-Eldeki davada, mahkemece 1479 sayılı Yasa kapsamında davacıya, ölüm aylığının kesildiği tarihten itibaren yeniden bağlanması talebinin reddine dair verilen kararda bir isabetsizlik yok ise de, davacının kuruma karşı borçlu olmadığının veyahut başka bir deyişle Kurum alacağının ne miktarda olması gerektiğinin tespiti istemi bakımından, aylığın bağlanması sürecinde davacının talebinde eşinden ölüm aylığı alıp almadığını belirtip belirtmediği ile hakkında 5510 sayılı Yasanın 96’ncı maddesinin hangi bendinin uygulanması gerektiği hususunda yeterli araştırma yapıldığını söylemek mümkün değildir.5510 sayılı Yasa'nın 96. maddesi, “Kurumca işverenlere, sigortalılara, isteğe bağlı sigortalılara gelir veya aylık almakta olanlara ve bunların hak sahiplerine, genel sağlık sigortalılarına ve bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilere, fazla veya yersiz olarak yapıldığı tespit edilen bu Kanun kapsamındaki her türlü ödemeler;a)Kasıtlı veya kusurlu davranışlarından doğmuşsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla on yıllık sürede yapılan ödemeler, bu ödemelerin yapıldığı tarihlerden,b)Kurumun hatalı işlemlerinden kaynaklanmışsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla beş yıllık sürede yapılan ödemeler toplamı, ilgiliye tebliğ edildiği tarihten itibaren (Değişik ibare:13.02.2011-6111 S.K./44.mad) yirmi dört ay içinde yapılacak ödemelerde faizsiz, (Değişik ibare:13.02.2011 - 6111 S.K./44.mad) yirmi dört aylık sürenin dolduğu tarihten sonra yapılacak ödemelerde ise bu süre sonundan, itibaren hesaplanacak olan kanunî faizi ile birlikte, ilgililerin Kurumdan alacağı varsa bu alacaklarından mahsup edilir, alacakları yoksa genel hükümlere göre geri alınır. Alacakların yersiz ödemelere mahsubu, en eski borçtan başlanarak borç aslına yapılır, kanunî faiz kalan borca uygulanır. …” hükmünü içermektedir.Mahkemece yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde, kurumun yersiz ödemeleri tespit tarihini ve Kurumca yasanın hangi bendi kapsamında işlem yapıldığını ve yersiz ödeme dönemlerini tam olarak belirleyerek, davacının Kuruma ne miktarda borcunun olduğunun tespiti bakımından, davacının aylığın bağlanması sürecinde tahsis talebinde eşinden ölüm aylığı aldığını belirtmediği de dikkate alınarak 96’ncı maddesinin a veya b bendi kapsamında bir değerlendirme yapılarak Kurum alacağının belirlenmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.O halde, davacı ve davalı Kurum avukatlarının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 04.10.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.