Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11631 - Karar Yıl 2006 / Esas No : 4028 - Esas Yıl 2006





Davacı, 20.04.1982-01.03.1984 tarihleri arasındaki 1 yıl 10 ay 8 günlük Bağ-Kur sigortalılığının geçerli olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme, ilâmında belirtildiği şekilde davanın reddine karar vermiştir.Hükmün, davacı Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi Tolga Özmen tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.03.03.1980 tarihinde düzenlenen giriş bildirgesi üzerine 04.05.1979 tarihi itibarıyla Bağ-Kura tescil edilen, daha sonra 27.08.1981 tarihli Kurum işlemi ile sigortalılık başlangıç tarihi 01.02.1980 olarak düzeltilen, 15.01.1979 - 01.07.1980 döneminde ve 01.03.1984 tarihinden itibaren Vergi Dairesinde kayıtlı bulunan davacının Muhtelif Esnaf ve Sanatkârlar Odasında 01.02.1980, Esnaf ve Sanatkârlar Sicil Memurluğunda 30.10.1984 tarihinde başlayan kayıtlarının 17.07.1997 tarihine kadar devam ettiği, Kurumca 20.04.1982 - 01.03.1984 dönemi yönünden vergi kaydının bulunmadığı gerekçesiyle sigortalılığın iptali işleminin 12.11.1996 tarihinde gerçekleştirildiği uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık, 20.04.1982 - 01.03.1984 döneminde davacının 1479 sayılı Kanun kapsamında zorunlu sigortalı kabul edilip edilmeyeceğine ilişkindir.Bu yönde davanın yasal dayanağı olan ve 01.04.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Kanunun 24 üncü maddesine göre, bir kimsenin zorunlu sigortalı kabul edilebilmesi için, herhangi bir meslek kuruluşuna kayıtlı olması ve kendi adına ve hesabına bağımsız çalışması yeterlidir. Anılan Kanunun 20.04.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Kanunla değişik 24 üncü maddenin (1) numaralı bendinin (a) ve (h) fıkralarında; diğer sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdi ile bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan; esnaf ve sanatkârlar, tüccar, sanayici ve borsa ajan ve acenteleri, mimar ve mühendisler, sigorta prodüktörleri ve eksperleri, eczacılar, tabipler, veterinerler, gümrük komisyoncuları gibi ticari kazanç veya serbest meslek kazancı dolayısıyla gerçek veya götürü usulde gelir vergisi yükümlüsü olanlar ile kendi adına ve hesabına bağımsız olarak çalışmakla beraber gelir vergisinden muaf olanlardan kanunla kurulu meslek kuruluşlarına usulüne uygun olarak kayıtlı bulunanların sigortalı sayılacağı belirtilmiş; daha sonra anılan madde 22.03.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3165 sayılı Kanunla bir kez daha değiştirilerek kendi adına ve hesabına bağımsız olarak çalışmakla beraber gelir vergisinden muaf olanlardan kanunla kurulu meslek kuruluşlarına usulüne uygun olarak kayıtlı bulunanlar kapsamdan çıkarılıp yerine esnaf ve sanatkâr siciline kayıtlı bulunanlar veya kanunla kurulu meslek kuruluşlarına usulüne uygun olarak kayıtlı olanlar sigortalı olarak kabul edilmiştir. Kural olarak, 1479 sayılı Kanunda yapılan bu değişiklikler, değişiklikten önceki mevzuatın öngördüğü koşullara sahip olan sigortalıların sigortalılıklarına sona erdirici etkiye sahip değildir. 2654 sayılı Kanunla getirilen yeni düzenlemenin yürürlüğe girdiği 20.04.1982 tarihinden önce meslek kuruluşu kayıtlarına göre zorunlu sigortalılık niteliğini kazanmış sigortalıların bu nitelikleri geçerliliğini korur ve anılan düzenlemeler değişikliklerin yürürlüğe girdiği tarihlerden sonra Bağ-Kura yeni kayıt ve tescil edilecekler için uygulanmalıdır. Buna aykırı bir düşünce ve işlem, kazanılmış hakları ortadan kaldırmak olur ki, yasaca ve hukukça bunun kabulü olanaksızdır.İnceleme konusu davada; davacının tescilinin meslek kuruluşu kaydına dayanılarak yapılıp zorunlu sigortalılığının 2654 sayılı Kanunun yürürlük tarihinden önce başlatıldığı ve dava konusu dönemde anılan kaydın sürdüğü belirgin bulunmakla, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, mahkemece eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu istemin reddi yönünde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.S O N U Ç:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 26.09.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.