Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11517 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 13892 - Esas Yıl 2016





Mahkemesi :İş Mahkemesi Dava, rucuan tazminat istemine ilişkindir.Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.1)Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.2)05.12.2003 günü davalı işyerinde tesisat işçisi olarak çalışan sigortalı ......... iskeleden zemine düşerek vefat ettiği olaya ilişkin alınan bilirkişi kurulu raporlarında, işverenin %60 kusurlu olduğu (bu kusurun %10 oranında ceza davasında cezalandırılan yönetim kurulu başkanı ..., %5 kusurun işyeri sorumlusu .......'ya ait olduğu), kazalı İşçi ............'ün %40 kusurlu olduğunun belirtildiği, Mahkemece, bu kusur oranları üzerinden davalıların Kurum zararından müşterek ve müteselsil sorumlu olduğuna karar verilmiştir. Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Kanun’un 26’ncı maddesinin birinci fıkrasında işverenin sorumluluğu, ikinci fıkrasında ise üçüncü kişilerin sorumluluğu düzenlenmiştir. Zararlandırıcı sigorta olayında; devlet adına sosyal güvenlik kanunlarını uygulanmakla görevli Sosyal Güvenlik Kurumu birinci kişi, risklerin gerçekleşmesi halinde sigortalının ya da hak sahiplerinin Kurumdan yardım görmesi için primleri ödeyen işveren ikinci kişi konumundadır. Bunun dışında kalanlar üçüncü kişi olarak tanımlanmaktadır.Borçlar Kanununun 332/1. maddesinde belirtilen işçi-işveren arasındaki akde aykırılık eylemleri ve bu çevrede maddenin 2. fıkrası gereğince işverenin akde aykırı davranışları (işçi sağlığı ve iş güvenliğinin gerektirdiği önlemlerin alınmaması vs.) sonucu, 26/1. maddeyle vaki ilişkilendirme, bir bakıma akde aykırı hareketten doğan tazminat davaları hakkındaki hükümlere tabii olmakla; zamanaşımının, işverenler açısından Borçlar Kanununun 125. maddesine göre belirlenmesi gerektiği gözetildiğinde on yıldır. Zararlandırıcı sigorta olayına neden olan 3. şahıslar yönünden; üçüncü kişi ile sigortalı arasında akdi bir ilişki söz konusu olmayıp 506 sayılı Kanununu 26/2 maddesi ile Borçlar Kanununa yollamada bulunulduğundan, Borçlar Kanunun 60. maddesinde öngörülen bir ve on yıllık haksız fiil zamanaşımı süresinin uygulaması gerekir. Anlaşılacağı üzere maddedeki zamanaşımı süresi, zararın ve eylemi gerçekleştirenin (failin) öğrenildiği tarihten itibaren işlemeye başlamakta olup, Kurumca zararın öğrenilme tarihinin, gelirin onay, giderlerin sarf ve ödeme günü olduğu açıktır. Tazminat yükümlüsünün öğrenilme tarihine ilişkin olarak ise, Kurumun yetkili organının faili öğrendiği tarih esas alınmalıdır. Bu kapsamda; ceza mahkemesince yargılanıp hakkında cezalandırma kararı verilen üçüncü kişi yönünden, Kurumun, ceza kararının kesinleştiği tarihte faili öğrendiği kabul edilmeli, cezalandırma kararının söz konusu olmadığı durumlarda ise yöntemince yapılacak araştırma sonunda tazminat yükümlüsünün kim olduğunun öğrenilme tarihi açıklıkla saptanmalıdır. Önemle belirtilmelidir ki, zamanaşımı süresinin, hem zararın, hem de tazminat yükümlüsünün öğrenildiği tarihten itibaren, bir başka anlatımla, ancak, her iki olgu gerçekleştikten sonra işlemeye başlayacağı dikkate alınmalıdır.506 sayılı Kanun 4. maddesinde, “Bu kanunun uygulanmasında 2 nci maddede belirtilen sigortalıları çalıştıran gerçek veya tüzel kişiler "İşveren" dir.İşveren nam ve hesabına işin yönetimi görevini yapan kimseler "İşveren vekili" dir.Bu kanunda geçen işveren deyimi işveren vekilini de kapsar. İşveren vekili bu Kanunda belirtilen yükümlülüklerinden dolayı aynen işveren gibi sorumlu” olduğu şeklinde düzenlendiği aynı şekilde 5510 sayılı Kanunun 12. maddesi, "4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (c) bentlerine göre sigortalı sayılan kişileri çalıştıran gerçek veya tüzel kişiler ile tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlar işverendir. İşveren adına ve hesabına, işin veya görülen hizmetin bütününün yönetim görevini yapan kimse, işveren vekilidir. Bu Kanunda geçen işveren deyimi, işveren vekilini de kapsar. İşveren vekili ve 4857 sayılı İş Kanununda tanımlanan geçici iş ilişkisi kurulan işveren, bu Kanunda belirtilen yükümlülüklerinden dolayı işveren ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur" hükmüne amirdir. Eldeki davada da, davaya konu olayla ilgili olarak, ceza verilen davalılara kusur verilmesi isebetli ise de, Mahkemece, bu davalılar hakkında uygulanması gereken yasal dayanağın 506 Sayılı Yasanın 26/1’ncı maddesinin olduğuna dair kabul ile hüküm verilmesi, öte yandan, bu davalıların olayda işveren vekili konumunda bulunup bulunmadığı, şayet işveren vekili değil ise sorumluluğunun 506 sayılı Yasanın 26/1’ncı maddesinin dışına çıkarak 26/2’ncı maddenin kapsamına girip girmediği hususunun irdelenmemesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.Mahkemece, açıklanan bu maddi ve hukuki olgular karşısında, davalılardan ...'nun şirket adına vermiş olduğu vekaletnamede şirketi temsilen yönetim kurulu başkanı olduğu hususu dikkate alınarak öncelikle adı geçen davalıların olaydaki yetkileri ve konumları net olarak belirlendikten sonra, işveren adına ve hesabına, işin veya görülen hizmetin bütününün yönetim görevini yapıp yapmadıkları, işveren vekili olup olmadıkları yöntemince araştırılmalı, işveren vekili değil iseler davalılar yönünden 26/2 madde uygulanması kapsamında süresinde zamanaşımı definde bulundukları dikkate alınarak alacak bu kapsamda yeniden belirlenmelidir.Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.O hâlde, taraf avukatlarının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davalılara iadesine, 22.09.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.