Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10785 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 7420 - Esas Yıl 2016





Mahkemesi :İş Mahkemesi Dava, rücûan tazminat istemine ilişkindir.Mahkemece, bozma üzerine ilâmında belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmün, davacı Kurum avukatı ve davalı ... San. ve Tic. A.Ş. avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.1-) Dava, sigortalı .... M...'in 16.01.2004 tarihinde davalılardan işverene ait işyerinde kumaş kırpıntılarının depolandığı siloya arızaya gidermek amacıyla girmesi ve sabah saat 07.30 sıralarında ölü olarak bulunması şeklinde gerçekleşen olay nedeniyle 506 sayılı Yasa'nın 26/1. maddesi gereğince sigortalı ......'in hak sahiplerine bağlanan gelirin davalılardan rücuen tazmini istemine ilişkindir.Mahkemenin davanın kabulüne ilişkin önceki kararı Dairemizin 22.01.2014 tarih, ........ karar sayılı ilamıyla “... öncelikli olarak ölüm olayı ile mevzuata aykırı olduğu iddia edilen kusurlu eylem arasında uygun illiyet bağı saptanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Bozma sonrası yapılacak yargılama sonucuna göre; davalı ... G...'in hükmü temyiz etmemiş olması nedeniyle, davacı Kurum lehine oluşabilecek usulü kazanılmış hak durumunun dikkate alınması gerekeceği muhakkaktır” şeklindeki gerekçeyle bozulmuştur. Bozma üzerine yapılan yargılamada, B....İş Mahkemesinin 2012/455 esas sayılı dosyasında alınan 16/01/2013 tarihli Adli Tıp Kurumu raporunda kişinin ölümünün kalp damar hastalığından ileri geldiği ancak işyeri çalışma koşullarının anlaşılamadığı, çalışma koşullarının uygun olmaması durumunda (tozlu ortam, havalandırmanın yeterli olmaması vb) ve çalışma sırasında harcanan eforunda etkisi ile kendinde mevcut kalp hastalığının aktive olmasının mümkün olduğu, işyeri koşullarının uygun olup olmadığı hususunun kurumun çalışmalarına girmediğinden bu hususun iş sağlığı ve güvenliği tarafından değerlendirilmesi gerektiğinin belirtilmesi üzerine bilirkişi heyetinden alınan 03/07/2011 tarihli raporda olayın kalp krizi geçirmesi sonucu meydana gelmediği, düşme akabinde kazalının üzerine kumaş kırpıntılarının kapatması ile havasız kalma ve toza maruziyet sözkonusu olduğu için kalp krizinin bu aşamadan sonra aktive olduğunun tespit edildiği anlaşılmakla 28/12/2012 tarihli karardaki gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.Mahkemenin davanın kabulüne ilişkin kararı çelişkili raporlara dayanmaktadır. Adli Tıp Kurumu rapor içeriğine göre kişinin ölümünün kalp damar hastalığından ileri geldiği belirtilmiş olmasına karşın, bozmadan sonra alınan 03/07/2011 tarihli raporda olayın kalp krizi geçirmesi sonucu meydana gelmediği, düşme akabinde kazalının üzerine kumaş kırpıntılarının kapatması ile havasız kalma ve toza maruziyet sözkonusu olduğu için kalp krizinin bu aşamadan sonra aktive olduğunun tespit edildiği belirtilmiş olup, Mahkemenin hangi rapora, hangi gerekçelerle itibar ettiği denetime elverişli şekilde belirgin değildir. Öte yandan ceza davasında alınan 29.07.2005 tarihli Adli Tıp Kurumu'nun raporuna göre davacının ölüm nedeninin kendisinde mevcut kalp damar hastalığı olduğu saptandığından, dikkatsizlik tedbirsizlik nedeniyle ölüme sebebiyet vermek suçundan işveren ve vardiya amiri hakkında açılan kamu davasında, ölüm ile sanıkların eylemi arasında nedensellik bağı bulunmadığından sanıkların beraatine karar verilmiş ve bu karar Yargıtay .... Ceza Dairesince onanarak kesinleşmiştir. Somut olayda, SGK müfettişinin düzenlediği rapordaki ifade sahiplerinin beyanlarına ve dosyadaki 20.01.2006 tarihli kusur raporuna göre sigortalının 16.01.2004 tarihinde iş kazası geçirerek öldüğü konusunda bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, ölüm ile iş kazası arasında illiyet bağı bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. Mahkemece, sigortalının ölüm nedeni 29.07.2005 tarihli Adli Tıp Kurumu'nun raporunda belirtildiği gibi kendisinde mevcut kalp damar hastalığı olsa bile, iş kazası sonucu vefat ettiği sabit olduğundan İşverenin kusurlu olup olmadığı, varsa kusur oranının, ancak uzman bilirkişiler tarafından düzenlenecek kusur raporu ile tespit ve kanıtlanması mümkün olup, mahkemece murisin kalp krizi sonucu öldüğü gerekçesiyle kusur raporu alınmadan karar verilmesi isabetsizdir.Bu nedenle, mahkemece öncelikle; işverenden davacının şahsi sicil dosyasının tümü getirtilerek, işverenin sigortalının periyodik sağlık muayenelerini yaptırıp yaptırmadığı, bu muayenelerde kalp rahatsızlığı ile ilgili bir bulguya rastlanıp rastlanmadığı, şahsi dosyada "kalp rahatsızlığı" nedeniyle alınmış bir istirahat raporunun bulunup bulunmadığı, ölüm olayından önceki tarihlerde sigortalının bünyesini zorlayacak bir çalışma yaptırılıp yaptırılmadığı, olay günü sigortalıyı işyerinde rutin dışında bir gerginlik ve stres içine sokacak bir olayın cereyan edip etmediği araştırılarak, işyeri hekimliği, işgücü sağlığı ve iş güvenliği konularında uzman olan bir kardiyoloğun da yer alacağı bilirkişi heyetinden iş kazası ile işverenin eylemi arasında illiyet bağı bulunup bulunmadığı, illiyet bulunuyorsa kalp krizinin oluşumunda işverenin kusurunun bulunup bulunmadığının saptandığı, kusuru mevcut ise kusurunun ağırlığının değerlendirildiği kusur raporu alınmalıdır.Belirtilmelidir ki, alınacak raporun: işverenin, çalışanların işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlamakla yükümlü olması nedeniyle, işçilerin hayatı için gerekli tedbirleri alması, gerekli tedbirlerin alınmamasının işverenin kusuru olduğu ve özellikle, somut uyuşmazlık yönünden, kalp krizinde kişinin yaşının, beslenme şekli ve kültürünün, genetik özelliklerinin ve bünyevi yapısının, tütün bağımlılığı, alkol kullanımı, egzersiz durumunun, cinsiyetinin de faktör olduğu, sağlığının çeşitli faktörlerinin bir araya gelmesiyle bozulabileceği, sigortalının bünyevi yatkınlığı ve genel sağlık durumunun bir araya gelerek miyokart infarktüsünün ortaya çıkabileceği ve bu durumun olayın uygun illi kısmi sebebi olabileceğinin gözetildiği; ayrıca işyerinde çalışma şartlarının kalp krizini tetikleyip tetiklemeyeceğinin belirlendiği ve bu hususların kusurun ağırlığının değerlendirilmesinde dikkate alındığı bir rapor niteliğini taşıması gerekmektedir.Sonuç olarak, mahkemece, işyeri hekimliği, işgücü sağlığı ve iş güvenliği konularında uzman olan bir kardiyoloğun da yer alacağı bilirkişi heyetinden İş Kanununun 77. maddesinin öngördüğü koşulları göz önünde tutarak ve özellikle işyerinin niteliğine göre, işyerinde uygulanması gereken İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmeliğinin ilgili maddelerini incelemek suretiyle, işverenin, işyerinde alması gerekli önlemlerin neler olduğu, hangi önlemleri aldığı, hangi önlemleri almadığı, alınan önlemlere işçinin uyup uymadığı gibi hususlar ayrıntılı bir biçimde incelemek suretiyle, ölen işçinin işyerinde çalışma şartlarının kalp krizini tetikleyip tetiklemeyeceğinin belirlendiği ve iş kazası ile işverenin eylemi arasında illiyet bağı bulunup bulunmadığı, illiyet bulunuyorsa kalp krizinin oluşumunda işverenin kusurunun bulunup bulunmadığının saptandığı, kusuru mevcut ise kusurunun ağırlığının değerlendirildiği kusur raporu alınarak, dosyadaki bilgi ve belgelerle birlikte değerlendirerek çıkacak sonuca göre karar verilmelidir. 2-) Hükmü temyiz etmeyen davalı ... yönünden davacı Kurum lehine oluşabilecek usulü kazanılmış hak durumunun da gözetilmesi gerekir. O hâlde, davacı Kurum ile davalı ... San. Tic. A.Ş. vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek hâlinde davalılardan ..... Tekstil San. Tic. A.Ş.'ye iadesine, 28.06.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.