Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10769 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 21244 - Esas Yıl 2015





Mahkemesi :İş MahkemesiDava, yaşlılık aylığına hak kazanıldığının tespiti, aksine Kurum işleminin iptali ile ödenmeyen aylıkların tahsili, istemlerine ilişkindir.Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.Hükmün, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu. Temyiz konusu hükme ilişkin dava, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun Geçici 3. maddesi delaletiyle 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hâllerden hiçbirine uymadığından, temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.Eldeki davada; 01.10.1982-30.10.1985 tarihleri arasında 1110 gün 5434 Sayılı Emekli Sandığı Kanuna tabi hizmeti, 01.03.1986-31.03.1986 tarihleri arasında ise 506 Sayılı Kanun kapsamında 30 gün sigortalılığı ve 1479 Sayılı Kanun ile 5510 sayılı Kanunun 4. maddesinin 1. fıkrasının hükümleri kapsamında 19.04.1986-31.05.2013 tarihleri arasında 24 yıl 11 ay 13 gün Bağ-Kur sigortalılığı olmak üzere, toplam 9927 gün prim gün sayısı bulunan 03.05.1966 doğumlu olan davacının, ilk kez 14.05.2013 tarihinde, yaşlılık aylığı tahsis talebinde bulunduğu; Kurum tarafından 2829 sayılı Yasa gereğince yapılan hizmet birleştirilmesinde, başvuru tarihi itibariyle 25 yıl primi ödenmiş sigortalılık süresi koşulunun gerçekleştiği ancak 01.06.2002 tarihinde yürürlüğe giren 4759 sayılı Yasa gereğince, tahsis talep tarihi olan 14.05.2013 tarihi itibarıyla, 49 yaşını doldurmadığı gerekçesiyle, tahsis talebinin reddedildiği, zira davacının 18 yaşını ikmal etmeden önceki, 01.10.1982 tarihinde kazai rüşt kararı ile başlayan Emekli Sandığı kapsamındaki hizmetinin, sigorta başlangıç tarihi olarak esas alınmadığı; mahkemece ise, 5510 sayılı Yasanın 6. maddesi, 506 sayılı Yasanın 60/G ile 657 sayılı Yasanın 40. maddelerini hükme esas alarak,18 yaşından önceki çalışmaların prim gün açısından zaten değerlendirildiğini ancak yaş koşulu açısından ,kazai rüşt kararının sigorta başlangıç tarihini etkilemeyeceği, bu itibarla emeklilik şartlarının 49 yaş açısından sağlanmadığından bahisle, Kurum işleminin yerinde olduğunun kabulü ile davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Uyuşmazlık, 18 yaşının ikmal edilmesinden önce, Türk Medeni Kanunun 12. Maddesi uyarınca, Mahkeme kararı ile ergin kılınan davacının, T.C. Emekli Sandığı kapsamında ifa edilen sigortalılık süresinin, yaşlılık aylığı koşullarının belirlenmesinde nazara alınıp alınmayacağı noktasındadır.5434 Sayılı Kanunun 12. maddesi ile, kanunla tanınan haklardan faydalanmak için 18 yaşın bitirilmiş bulunması şartı düzenlenmiştir. Ancak aynı yasanın Ek 21. maddesinde ise “Bir meslek veya sanat okulunu bitirenlerden, Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre kazai rüşt kararı almak suretiyle Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığına tabi ve öğrenimleri ile ilgili görevlere atananlar hakkında, 5434 sayılı Kanunun 12 nci maddesinde yazılı 18 yaşın bitirilmiş olması şartı aranmaz.” Hükmü yer almaktadır.657 Sayılı Yasanın, Memuriyete Girişte Yaş, başlıklı 40.Maddesinde, “Genel olarak 18 yaşını tamamlayanlar Devlet memuru olabilirler.Bir meslek veya sanat okulunu bitirenler en az 15 yaşını doldurmuş olmak ve Türk Medeni Kanununun 12 nci maddesine göre kazai rüşt kararı almak şartiyle Devlet memurluklarına atanabilirler.” Düzenlemesi bulunmaktadır.5510 Sayılı yasanın sigortalı sayılmayanların düzenlendiği, 6. maddesinin 2. fıkrasında ise “(h) bendinin uygulanmasıyla ilgili olarak, bir meslek veya sanat okulunu bitirenlerden, 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu hükümlerine göre mahkemece ergin kılınmak suretiyle, öğrenimleriyle ilgili görevlerde çalışanlar hakkında 18 yaşın bitirilmiş olması şartı aranmaz.” hükmünün yer aldığı, fıkrada geçen (h) bendin de ise,18 yaşını doldurmayanların sigortalı sayılamayacağı hükmünü içerdiği anlaşılmaktadır.1479 sayılı Kanunun 24. Maddesinde ise, 18 yaşını doldurmamış olanların, anılan Kanunun uygulanmasında sigortalı sayılmayacakları hükmü bulunmaktadır..506 sayılı Kanunun 60’ıncı maddesinin (G) fıkrasında, 18 yaşından önce malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi olanların sigortalılık süresinin, 18 yaşını doldurdukları tarihte başlamış kabul edileceği, ancak bu tarihten önceki süreler için ödenen malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primlerinin, prim ödeme gün sayılarının hesabına dahil edileceği yönünde hüküm öngörülmüş olup, diğer taraftan anılan Kanunun geçici 54’üncü maddesinde; 01.04.1981 tarihinden önce malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tescil edilmiş olanlar hakkında 60’ıncı maddenin (G) fıkrası hükmünün uygulanmayacağı belirtilmiştir.5510 sayılı Kanunun 38 inci maddesi hükmü; malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında dikkate alınacak sigortalılık süresinin başlangıcını; sigortalının, 5417, 6900, 506, 1479, 2925, 2926 ve 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun geçici 20’nci maddesi kapsamındaki sandıklara veya bu Kanuna tâbi olarak malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi olarak ilk defa kapsama girdiği tarih olarak kabul edileceğini; Kanunun uygulanmasında 18 yaşından önce malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tâbi olanların sigortalılık süresinin, 18 yaşının ikmal edildiği tarihte başlamış olacağını, bu tarihten önceki süreler için ödenen malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primlerinin, prim ödeme gün sayısı hesabına dâhil edileceğini öngörmüştür. 2829 sayılı Kanunun 6. maddesinde, ''Kurumlardan herhangi birine ilk defa sigortalı olunan tarih, sigortalılık süresinin başlama tarihidir.Şu kadar ki; emeklilik veya yaşlılık aylığına hak kazanılıp kazanılmadığının tespitinde, 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanununa 1425 sayılı Kanunla eklenen ek 7 nci madde kapsamına girenler hariç, 18 yaşından önce kurumlardan herhangi birine sigortalı olanların sigortalılık sürelerinin başlama tarihi, 18 yaşını doldurdukları tarih kabul edilir.'' düzenlemesine yer verilmiştir.Yukarıdaki düzenlemeler ve açıklamalar ışığında dava irdelendiğinde; 5434 Sayılı Kanunun 12.Maddesinde yer alan, 18 yaşın doldurulmuş bulunması şartına ilişkin düzenlemenin, sadece 5434 sayılı Kanuna tabi sigortalılık durumunda geçerli olduğu, eldeki davada ise; davacının 5434 sayılı Kanun kapsamındaki 18 yaşını doldurmadan önceki, sigortalılık süresinin 2829 sayılı Kanun uyarınca birleştirilmesiyle,1479 sayılı Kanun kapsamında yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitini istediği; bu halde kazai rüşt kararı ile reşit kılınan davacının ,18 yaşını doldurmadan önceki 01.10.1982 başlangıç tarihli sigortalılık süresinin, 5434 Sayılı Yasanın Ek 21. maddesi ile koşut düzenlemeler içeren 657 Sayılı Kanunun 40/2 maddesi ile 5510 sayılı Yasanın 6/2. maddesi uyarınca, prim gün sayısı hesabında olduğu gibi sigorta başlangıç tarihinin tespitinde de, yaşlılık aylığı koşullarının belirlenmesinde nazara alınması gerektiği gözetilerek, tahsis şartlarının varlığı yeniden irdelenmeli ve sonucuna göre karar verilmelidir.Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek, eksik araştırma ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 28.06.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.