Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10709 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 6796 - Esas Yıl 2014





Mahkemesi :Avanos Asliye Hukuk (iş) Mahkemesi Tarihi :20.02.2014No :2012/296-2014/80 Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.Mahkeme, davanın reddine karar vermiştir.Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla, dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.Davacı, davalılardan işverene ait mandırada hayvan bakıcılığı ve silaj yetiştirme işinde, 06.01.2010-15.08.2012 tarihleri arasında hizmet akdine dayalı olarak geçen sigortalı çalışmalarının tespitini istemiş, Mahkemece; işyeri kaydı bulunmaması, davacının 4/b sigortalısı olması ve kamu tanığı beyanı değerlendirilerek davanın reddine karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir.Davanın, yasal dayanağı 5510 sayılı Yasanın 86/9. maddesi olup, bu tür sigortalı hizmetlerin tespitine ilişkin davaların, kamu düzeniyle ilgili olduğu ve bu nedenle de özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve gerekli bulunduğu açıktır. Bu çerçevede, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde, re'sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.1)Eldeki somut olayda; çalışıldığı iddia edilen, mandıra işyerinin kayıtları Tarım İlçe Müdürlüğü'nden istenilmeli, uyuşmazlık konusu dönemdeki hayvan sayısı araştırılarak, işyerinin kapsamı belirlenmeli, bu dönemde Tarım İlçe Müdürlüğü'nde görev yapan veteriner ya da diğer görevliler dinlenilmeli, davalılardan A.B..'ın davaya konu dönemi de kapsayacak şekilde elektrikli cihaz tamiri işi nedeniyle vergi kaydı bulunduğu anlaşılmakla, gerçek işveren sıfatı bulunup bulunmadığı tespit edilmeli, emniyet araştırmasında komşu işyerinde sigortalı olarak çalıştığı belirlenen iki işçinin isimleri Kurumdan sorulup belirlenerek bilgi ve görgülerine başvurulmalı, böylelikle sigortalının kayıtlarda görünmeyen çalışmalarının hangi nedenlerle kayıtlara geçmediği, ya da, bildirim dışı kaldığı hususu yeterince araştırılmalı; çalışmanın varlığı, süresi, tam zamanlı olup olmadığı, işin ve işyerinin kapsamı gözetilerek belirlenmeli, böylece, bu konuda gerekli tüm soruşturma yapılarak uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip, deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek, varılacak sonuca göre bir karar verilmelidir.2) Diğer taraftan, davacının, 01.08.2008 tarihinden itibaren dava konusu dönemi de kapsayacak şekilde 2926 sayılı Yasa kapsamında Tarım Bağ-Kur sigortalılığının bulunduğu anlaşılmakta olup, sosyal güvenlik sistemimizde çifte sigortalılığa yer verilmemiş olması nedeniyle "çakışan sigortalılık" olarak adlandırılan, bir sigortalının aynı anda birden fazla sosyal güvenlik kurumuna tabi olması hali, yasalarda yer alan düzenlemelerle, sadece bir sigortalılığa geçerlilik tanınarak çözüme kavuşturulmaktadır. Davada öncelikle çakışan sigortalılık bakımından çözülmesi gereken sorun, 13.02.2011 tarihli 6111 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesinden önce çakışan dönemde davacının hangi yasal düzenleme çerçevesinde sigortalı olduğu hususudur.Davanın yasal dayanağı, ihtilaf konusu dönemde yürürlükte bulunan 5510 sayılı Yasanın 4. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi ile aynı Yasanın 53. maddesidir. 5510 sayılı Yasanın 4. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi gereğince “kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan, … Tarımsal faaliyette bulunanlar, …” sigortalı sayılmışlardır.Sigortalılık hallerinin birleşmesini düzenleyen 53. maddenin birinci fıkrasında ise, sigortalının, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde yer alan sigortalılık hallerinden birden fazlasına aynı anda tabi olmasını gerektirecek şekilde çalışması halinde; öncelikle aynı maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında, (c) bendi kapsamında çalışması yoksa ilk önce başlayan sigortalılık ilişkisi esas alınarak sigortalı sayılacağı belirtilmiştir. Bu bağlamda 5510 sayılı Yasanın 53. maddesinde, 13.02.2011 tarihli 6111 sayılı Kanunun 33. maddesi ile yapılan değişiklik üzerinde de durmakta yarar vardır. Anılan değişiklik ile, 53. madde “Sigortalının 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde yer alan sigortalılık statüleri ile (c) bendinde yer alan sigortalılık statüsüne aynı anda tabi olacak şekilde Kanun kapsamına girmesi halinde öncelikle aynı maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında, (a) ve (b) bentlerinde yer alan sigortalılık statülerine tabi olacak şekilde Kanun kapsamına girmesi halinde ise aynı maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılır..." şeklinde değiştirilmiş ise de; 6111 sayılı Kanunun yürürlüğe dair 215/b. maddesindeki, "...33...maddesi yayımı (25.02.2011) takip eden ayın birinci günü (01.3.2011)yürürlüğe girer." düzenlemesi ile, "Kanunun 53 üncü maddesinin birinci fıkrasında bu maddenin yürürlük tarihi itibarıyla yapılan değişiklikler, bu değişikliklerin yürürlüğe girdiği tarihten öncesi için uygulanmaz." şeklindeki aynı yasanın geçici 33. maddesi gözetildiğinde, uyuşmazlığın çözümünde, 01.03.2011 tarihine kadar olan dönem yönünden, 5510 sayılı Kanunun 53. maddesinin, 6111 sayılı Kanunla değiştirilmeden önceki halinin esas alınacağı, 01.03.2011-15.08.2012 tarihleri arasındaki dönem yönünden ise 5510 sayılı Yasanın mevcut halinin uygulanması gerektiği anlaşılmaktadır.O halde, Mahkemece yapılacak iş; az yukarıda yazılı araştırmalar yapılarak çalışmanın varlığının tespiti halinde, çakışan sigortalılığın irdelenmesi bakımından, Tarım Bağ-Kur sigortalılığının tespiti için, ihtilaf konusu dönemde, davacının ürün satışlarından prim tevkifatının yapılıp yapılmadığı ve Kurum kayıtlarına intikali araştırılarak, uyuşmazlık konusu dönemde davacının kendi nam ve hesabına tarımsal faaliyetinin varlığı ve süresi yönünden gerekli inceleme ve araştırma yapılarak; nerede oturduğu, kendi mülkü veya miras yolu ile elde ettiği mülkte mi yoksa ortaklık ya da kiralamak suretiyle başkalarının mülkünde mi tarımsal faaliyette bulunduğu; varsa, ortaklık veya kiralamaya ve arazi miktarına ait delillerin neler olduğu, icar sözleşmesi bulunup bulunmadığı; ilçe tarım müdürlüğü, tarım kredi ile yağlı tohumlar veya ürettiği ürün çeşitlerine göre üyesi olma ihtimali bulunan diğer kooperatif kayıtlarının başlangıç ve bitiş tarihleri; hangi tür ürünler ektiği, ne kadar ürün elde ederek nerelere sattığı, ürün teslimlerinden Bağ-Kur prim tevkifatı yapılıp yapılmadığı, tarımsal faaliyete ara verip vermediği, zirai kurum kayıtlarının başlangıç ve bitiş tarihleri, kooperatif ve bankalardan tarımsal amaçlı kredi kullanıp kullanmadığı, ortalama gelirinin ne kadar olduğu ve geçimini sağlamaya yetip yetmediği, tohum veya gübre alımlarına ilişkin belgeleri bulunup bulunmadığı, ruhsatlı veya satın almaya ilişkin sözleşmesi ile malikinin beyanı da alınmak suretiyle zilyetliğinde olan traktörü bulunup bulunmadığı, hayvanı; dolayısıyla hayvan satış sözleşmeleri veya süt satımına ilişkin müstahsil makbuzları bulunup bulunmadığı hususları dava konusu dönem içerisinde görev yapan muhtar veya azalar ile, ilgili kişi ve kurumlardan sorularak ve zabıta marifetiyle araştırılıp somut verilere dayalı tespit yapılarak, açıklanan yasal düzenlemeler çerçevesinde değerlendirme yapılıp, davacının ihtilaf konusu olan çakışan dönemde 5510 sayılı Yasanın 4. maddesinin 1. fıkrasının b bendi çerçevesinde tarımsal faaliyetinin varlığı kuşku ve duraksamaya neden olmayacak şekilde belirlenmeli, tarımsal faaliyetinin bulunmadığının tespiti halinde, çakışan dönemde davacının 5510 sayılı Yasanın 4. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı olduğu kabul edilmelidir.Çakışan dönemde tarımsal faaliyetin varlığının tespiti halinde, anılan Yasanın “Sigortalı Sayılmayanlar” başlığını taşıyan 6. maddesinin (ı) bendinin “Kamu idarelerinde ve Kanunun ek 5 inci maddesi kapsamında sayılanlar hariç olmak üzere, tarım işlerinde veya orman işlerinde hizmet akdiyle süreksiz işlerde çalışanlar ile tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan; tarımsal faaliyette bulunan ve yıllık tarımsal faaliyet gelirlerinden, bu faaliyete ilişkin masraflar düşüldükten sonra kalan tutarın aylık ortalamasının, bu Kanunda tanımlanan prime esas günlük kazanç alt sınırının otuz katından az olduğunu (Değişik ibare:13.02.2011-6111 S.K./25.mad) belgeleyenler ile 65 yaşını dolduranlardan talepte bulunanlar, … 4 üncü ve 5 inci maddelere göre sigortalı sayılmaz... Birinci sıranın (1) bendinin uygulanmasında T.. Z..O.. B.. görüşü alınır hükmü gözetilerek, davacının 5510 sayılı yasanın 6/1-ı bendi kapsamına girip girmediği belirlenerek, sonucuna göre çakışan dönemde anılan yasal düzenlemeler çerçevesinde sigortalı sayılıp sayılmayacağı irdelenmeli, 5510 sayılı Yasanın 4. maddesinin 1. fıkrasının b bendi kapsamında sigortalı sayılamayacağının belirlenmesi halinde de, çakışan dönemde davacının 5510 sayılı Yasanın 4. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı olduğu kabul edilmelidir.Davacı yönünden, ihtilaf konusu çakışan dönemde, 5510 sayılı Yasanın 4. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalılık şartlarının varlığı halinde, 06.01.2010-01.03.2011 dönemi yönünden 5510 sayılı Kanunun 53. maddesinin, 6111 sayılı Kanunla değiştirilmeden önceki halinin uygulanması nedeniyle, önce başlayan sigortalılığın anılan Yasanın 4. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine tabi sigortalılık olduğu gözetilmeli, 01.03.2011-15.08.2012 tarihleri arasındaki dönem bakımından ise, 5510 sayılı Yasanın 6111 sayılı Yasa ile değişen 53. maddesi hükümleri değerlendirilmek suretiyle elde edilecek sonuca göre bir karar verilmelidir.Mahkemenin, yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda araştırma yaparak elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme, araştırma ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.O hâlde; davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli, hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine 13.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.