Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10657 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 17822 - Esas Yıl 2013





Mahkemesi :Gebze 1. İş MahkemesiTarihi :27.06.2013No :2013/28-2013/590 Dava, iş kazasında vefat eden sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelirlerin, 506 sayılı Kanunun 26/ 2. maddesince tazmini istemine ilişkindir.Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde, bozma üzerine, davanın kabulüne karar verilmiştir.Hükmün, davalı T.. B.. avukatı ile davalı M.. K.. tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.Uyulmasına karar verilen Dairemizin 10.12.2012 gün ve 2011/ 13662 – 2012/ 25007 sayılı bozma ilamında, davalı Güvence Hesabı avukatının yasal süresi içinde ileri sürdüğü zamamaşımı def'i kapsamında araştırma ve irdeleme yapmak gereği vurgulanmış olmasına karşın, bozma sonrası bu husus üzerinde durulmamıştır.9.5.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da açıkça vurgulandığı üzere, bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda; mahkeme yönünden o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine bozma kararında açıklanan hukuki esaslar çerçevesinde hüküm kurmak yükümlülüğü doğar. Bu hukuki aşama "Usuli kazanılmış hak" olarak adlandırılır. Bu hukuki müessese mahkemeye; hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esaslar ve istenilenler kapsamında işlem yapmak ve hüküm kurma zorunluluğunu getirir.Uzun yıllardan beri Yargıtay’ın kökleşmiş, sapma göstermeyen uygulamaları ve öğretide benimsenen usuli kazanılmış hak müessesesi, usul hukukun dayandığı vazgeçilmez ana temellerinden biridir.Bu hukuki kuralın ancak iki istisnası bulunmaktadır. Bunlardan biri, mahkemece Yargıtay bozma kararına uyulduktan sonra görülmekte olan davaya uygulama imkanı olan yeni bir İçtihadı Birleştirme Kararı çıkması; diğeri de, 4.2.1959 gün ve 13/5 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında belirlendiği üzere, hükmüne uyulan bozma kararından sonra görevle ilgili yeni bir yasal düzenlemenin getirilmiş olmasıdır. Olayda; Dairemizin bozma kararına uyulmakla, ilk kararı temyiz etmeyen davalı M.. K.. yönünden davacı Kurumun, davalı TRŞB yönünden ise zamanaşımı def'inin irdelenmesi gerekliliği yönünden usuli kazanılmış hak meydana gelmiş olup, meydana gelen usuli kazanılmış hakkın sonuç doğurmayacağı haller de söz konusu değildir.Yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetildiğinde, bozma ilamı gerekleri tümüyle yerine getirilmeksizin ve/veya yanlış anlam verilmek suretiyle, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. O hâlde, davalı T.. B.. avukatı ile davalı M.. K..' ın bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davalılara iadesine, 13.5.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.