Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10265 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 22164 - Esas Yıl 2013





Mahkemesi : İstanbul 21. İş Mahkemesi Tarihi : 17.09.2013No : 2013/105-2013/133 Dava, A..R.. sigortasına giriş tarihinin Türkiye’de sigorta başlangıcı olarak belirlenmesi,yaşlılık aylığına hak kazanıldığının ve ödenmeyen aylıkların yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemine ilişkindir. Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteğin reddine karar vermiştir. Hükmün, davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davacının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 01.10.2002 tarihinden, tahsis talep tarihi olan 13.02.2013 tarihine kadar 3.511 gün 5510 sayılı Yasanın 4/1-a madde kapsamında sigortalılığı, 01.10.1982-09.05.1988 tarihleri arası 3201 sayılı Yasa kapsamında borçlanılmış Almanya’da geçen 2.019 gün çalışma ve ev kadınlığı süresi bulunan davacının, 13.02.2013 günlü tahsis başvurusu sigorta başlangıcının 3201 sayılı Yasanın 5.madde hükmü uyarınca 22.06.1996 tarihi alınarak reddi üzerine, eldeki bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Öte yandan dava dosyası içerisinde yer alan 03.08.2010 günlü tercümeli Alman sigorta mercii yazısı ile eki aynı tarihli sigortalılık durum belgesinde davacının 02.08.1982-30.04.1985 tarihleri arası Almanya primlerini 01.09.1991 tarihinde iade alarak yurtdışı çalışmalarını tasfiye ettiği belirtilmektedir.Yine dosya içerisinde yer alan ikamet belgeleri ve Alman merci cetveline göre de, 3201 sayılı Yasa kapsamında borçlanmaya konu yapılan 01.10.1982-30.04.1985 tarihleri arası sürenin çalışma süresi ve 01.05.1985-09.05.1988 tarihleri arası sürenin ise ev kadınlığı süresi olduğu anlaşılmaktadır. Davacı, Alman rant sigortasına giriş olan 01.10.1982 tarihinin Türkiye’de sigorta başlangıcı olarak belirlenmesini, 01.02.2013 tarihinden itibaren de yaşlılık aylığı bağlanarak ödenmeyen aylıkların yasal faiziyle birlikte ödenmesini istemiştir.Mahkemece, sigorta başlangıcına esas Almanya çalışmalarının, prim iadesi suretiyle tasfiye edilmiş olması, giderek 3201 sayılı Yasanın 5’inci madde hükmü uyarınca belirlenen sigorta başlangıca göre de, tahsis şartlarının oluşmadığından hareketle davanın reddine karar verilmiştir.Mahkemenin hükmü eksik inceleme ve araştırmaya dayalıdır. Dava dosyası içerisinde yer alan Alman sigorta mercii yazısı ile eki aynı tarihli sigortalılık durum belgesinde davacının 02.08.1982-30.04.1985 tarihleri arası yurtdışı çalışmalarına ilişkin Almanya primlerini 01.09.1991 tarihinde iade alarak yurtdışı çalışmalarını tasfiye ettiği anlaşılmakta ise de; borçlanmaya konu olan 01.05.1985-09.05.1988 tarihleri arası sürenin ikamet belgelerine göre ev kadınlığı süresi olduğunun anlaşılması karşısında; anılan ev kadınlığı süresinin, Türkiye ile Almanya arsandaki Uluslararası sosyal güvenlik sözleşmesi hükmü kapsamında, uzun vadeli sigorta kollarından olan malüllük, yaşlılık ve ölüm Sigortalarından A..R.. sigortasına giriş niteliğinde bir sigortalılık süresi olup olmadığının usulünce araştırılması gerekir. Kuşkusuz, ev kadınlığı süresinin rant sigortasına giriş niteliğinde bulunmaması ve başkaca rant sigortasına giriş niteliğinde bir başlangıcın da bulunmaması halinde sigorta başlangıcı, 3201 sayılı Yasanın 5’inci madde hükmü çerçevesinde belirlenmesi gerekecektir. Şu halde yapılması gereken iş; yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde, ev kadınlığı süresinin,uzun vadeli sigorta kollarından olan malullük,yaşlılık ve ölüm sigortalarından A..R.. sigortasına giriş niteliğinde bir sigortalılık olup olmadığı veya Türk-Alman sosyal güvenlik sözleşmesinin sigorta başlangıcına dair sözleşme hükmünün uygulanmasını gerektirecek nitelikte başkaca rant sigortasına girişi olup olmadığı yapılacak araştırmayla belirlenmeli ve varılacak sonuca göre karar verilmelidir. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın, eksik inceleme ve araştırmayla yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma gerekir. O hâlde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 08.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.