Mahkemesi :İş Mahkemesi Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.Mahkemece, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Hükmün, davacı Kurum vekili ile davalı ...Ş. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.1-11.10.2007 tarihinde davalının sevk ve idaresindeki araç ile seyri esnasında karşı şeride geçerek sigortalının kullandığı araca çarparak sigortalının yaralanması ile sonuçlanan kazasının meydana geldiği; eldeki davada, iki trafik uzmanı bir hukukçu bilirkişi kurulu tarafından hazırlanan 16.09.2013 tarihli bilirkişi raporunda davalının %75, dava dışı Süleyman İkne’nin %25 oranında kusurlu bulunduğunun bildirildiği, anılan rapora dayalı olarak hüküm kurulduğu, ancak hak sahibi dosyasında makine mühendisi bilirkişi tarafından hazırlanan 23.06.2008 tarihli bilirkişi raporunda davalı %100 oranında kusurlu bulunduğu gibi, ceza davasında alınan kusur raporunda da davalının %100 oranında kusurlu bulunduğu anlaşılmaktadır.Davanın yasal dayanağını teşkil eden 506 sayılı kanunun 39. maddesi hükmüne göre, “kasdi veya suç sayılan hareketi ile sigortalının hastalanmasına sebep olan kimseye, bu kanun gereğince hastalık sigortasından yapılan her türlü giderler tazmin ettirilir.”. Anılan madde hükmüne göre, davalıların, Kurumca sigortalıya yapılan yardımlardan sorumlu tutulabilmeleri, maddede öngörülen koşulların gerçekleşmesi halinde mümkündür.Mahkemece, iki trafik uzmanı bir hukukçu bilirkişi kurulunca hazırlanan kusur raporu esas alınarak karar verilmiş ise de; 23.06.2008 tarihli bilirkişi raporunda ve ceza davasında alınan kusur raporunda davalının kusur oranının farklı belirlenmesi karşısında, alanında uzman bilirkişi yada bilirkişi heyetinden, mevcut raporlar arasındaki çelişkiyi giderecek, trafik kazasında kusurlu bulunan kişilerin kusurunun sebebini ve sıfatlarını ayrıntılı olarak açıklayacak biçimde rapor alınıp irdelenerek, varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.2-Zorunlu mali sorumluluk sigortası; “Motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına, bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin, zarara uğrayan üçüncü kişilere karşı olan mali ve hukuki sorumluluğunu belli limitler dahilinde güvence altına almak” üzere oluşturulmuştur. Dolayısıyla sigorta şirketinin, zorunlu mali mesuliyet sigortası kapsamında Kurumun rücu alacağından sorumluluğu; kaza tarihi itibariyle geçerli olan poliçede yazılı sorumluluk limiti ile sınırlıdır. Eldeki davada, davalı ... AŞ.'nin, davaya konu trafik kazasının meydana geldiği tarih itibariyle geçerli olan zorunlu mali mesuliyet sigortası poliçesinin bulunmadığının ileri sürmesi karşısında, bu yönde araştırma yapılarak, poliçenin iptal sebebi araştırılarak, varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması hüküm kurulmuş olması da isabetsizdir.3-Kabule göre de, Yasa Koyucu tarafından, 25.02.2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren, 13.02.2011 tarih 6111 sayılı Yasanın 59. maddesi ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98. maddesi değiştirilmiş, anılan değişiklik ile trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı esası getirilmiştir. 6111 sayılı Kanunun, yayımı tarihinde yürürlüğe giren Geçici 1. maddesi ile de, bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedelleri, yine Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı belirtilmiştir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 85/1 maddesine göre “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” 91. maddesine göre de, “İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.”Tedavi giderleri kapsamında, sigorta şirketinin, Güvence Hesabının, sürücünün ve işletenin, zorunlu olarak sigorta teminatına bağlanması nedeniyle yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı Yasa ile getirilen düzenlemenin yürürlüğe girmesi ile sona erdirilmiş bulunmaktadır. Bu haktan, sigorta sözleşmesinin tarafı olan işleten ile sürücülerinde yararlanması gerekmekte olup, poliçe limiti kapsamında kalan tedavi giderleri nedeniyle sorumlulukları sona erecektir. Sigorta sözleşmesinin sağladığı teminattan yararlanmayanların bu haktan da yararlanamayacakları açıktır. Ancak, zorunlu sigorta teminat tutarlarını aşan tedavi giderlerinin, zarara sebep olan veya hukuken sorumlu olanlar tarafından karşılanacağı, bu kişiler yönünden poliçe limitini aşan kısım yönünden sorumluğun devam edeceği de kabul edilmelidir.Hal böyle olunca, anılan yasal değişikliğin, borca konu kaza ve dava tarihinden sonra yürürlüğe girdiği ve tedavi giderleri tutarının kaza tarihindeki poliçe limitini aşmadığı gözetildiğinde; Mahkemece, tedavi giderleri yönünden davanın konusunun kalmadığı gözetilerek karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.O hâlde, davacı Kurum vekili ile davalı ...Ş. vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ........ ..... Sigorta A.Ş.'ye iadesine, 20.06.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.