Mahkemesi : Samsun 1. İş Mahkemesi Tarihi : 11.11.2013No : 2009/414-2013/610Dava, bir günlük hizmet tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, uyulan bozma ilamı sonrasında davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmün davalı SGK Başkanlığı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Davalı işveren adına tescilli .... ve ..... sicil numaralı eczane işyerlerinden 01.11.1979 – 31.12.1982, 01.02.1983 – 30.06.1983, 01.04.1985 – 09.08.2007 dönemlerinde davalı Kuruma bildirimleri gerçekleştirilen, 01.11.1979, 01.02.1983, 01.04.1985 tarihlerinde çalışmaya başladığı yönünde hakkında işe giriş bildirgeleri düzenlenen davacının istemi, 01.07.1977 günü hizmet akdine tabi olarak çalışıldığının tespitine ilişkindir. Davanın yasal dayanağı olan 506 sayılı Kanunun 79. maddesinin 10. fıkrasında, yönetmelikle belirlenen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları, Kurumca saptanamayan sigortalıların, çalıştıklarını, hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak beş yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilâm ile kanıtlayabildikleri takdirde, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayılarının göz önünde bulundurulacağı açıklanmış olup, anlaşılacağı üzere çalışmanın tespiti istemiyle hak arama yönünden bu maddeyle getirilen süre, doğrudan doğruya hakkın özünü etkileyen hak düşürücü niteliktedir ve dolması ile hakkın özü bir daha canlanmamak üzere ortadan kalkmaktadır. Buna göre; ilgili kişi hakkında işe giriş bildirgesi düzenlenmediği, düzenlenmesine karşın yasal hak düşürücü süre içerisinde Kuruma verilmediği, sigortalılık bildirimini içeren dönemsel sigorta primleri bordrosunun/aylık prim ve hizmet belgesinin hazırlanmadığı veya anılan süre içerisinde Kuruma teslim edilmediği, sigorta priminin Kuruma yatırılmadığı, çalışmanın varlığı yönünde Kurum görevlilerince herhangi bir saptamanın söz konusu olmadığı durumlarda, hizmetin varlığını ileri süren kişilerin hak düşürücü süre içerisinde yargı yoluna başvurması zorunludur. Bununla birlikte önemle vurgulanmalıdır ki değinilen kuralın tek istisnası, kamu kurum ve kuruluşlarında gerçekleşen hizmete ilişkin olarak, Kuruma aktarılmasa dahi işveren tarafından ödenen ücret/maaş üzerinden sigorta primi kesintisi yapılması olgusudur. Bir başka anlatımla, sözü edilen niteliğe sahip işyerinde çalışanların kayıtlara geçirilmesi ve ücret ödemelerinin de belgelere dayandırılması asıl olduğundan, yukarıda açıklanan durumların hiçbiri gerçekleşmemiş olsa da Kuruma aktarılmamasına karşın işverence ilgiliye ödenen ücret/maaş üzerinden sigorta primi kesintisi yapıldığı takdirde hak düşürücü süreye ilişkin hüküm uygulanamaz. Belirtilmelidir ki uygulama yapılırken hizmetin ara vermeksizin kesintisiz gerçekleştiği durumlarda, çalışmanın sona erdiği (işten çıkış yapıldığı) yılın sonuna karşılık gelen 31 Aralık gününden başlayarak beş yıllık sürenin hesaplanması gerekmektedir. Yukarıdaki yasal düzenlemeler ve açıklamalar ışığında 28.01.2008 tarihinde açılan dava değerlendirildiğinde, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada hak düşürücü sürenin işlemesine engel herhangi bir olgunun gerçekleşmediği gözetilmeksizin yanılgılı değerlendirme sonucu, iddiayı doğrulayan tanık anlatımlarına dayanılarak istemin hüküm altına alınması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O hâlde davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 08.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.