Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 10035 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 9241 - Esas Yıl 2016
Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) MahkemesiDava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.Mahkemece, bozmaya uyularak, ilâmında belirtilen şekilde bir kısım talepler yönünden davanın kabulüne, bir kısım talepler yönünden ise karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.Hükmün, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. 1-) Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin taktirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalılar vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-) 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 297. maddesi, bir mahkeme hükmünün kapsamının ne şekilde olması gerektiğini açıklamıştır. Bu kapsamda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Hükmün Kapsamı” başlıklı 297. maddesinde: “... c)Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri.ç)Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini....(2) Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” düzenlemesi getirilmiştir.Buna göre bir mahkeme hükmünde, tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla, bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin birer birer, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde hükümde gösterilmesi gereklidir. Yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olması gereklidir. Anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama gerek yargı erki ile yargıcın, gerek mahkeme kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz.Bu kapsamda, Yargıtay Dairesi tarafından bozulan yerel mahkeme kararı ortadan kalkar ve hukuki geçerliliğini yitirir. Bozulan karar sonraki kararın eki niteliğinde olmadığından bu karara atıf yapılarak hüküm kurulmasına yer olmadığına dair karar verilmesi isabetsizdir.Yapılan açıklamalar çerçevesinde, Dairemizce bozulmasına karar verilen ilk hükümde isabetli bulunarak bozma kapsamı dışında bırakılan 23.12.2007-03.12.2010 tarihleri arasındaki dönem bakımından hükmü temyiz etmeyen davacı lehine oluşan usuli kazanılmış hak durumu da gözetilerek bozma sonrası HMK'nın 297. maddesi kapsamında infazda tereddüt yaratmayacak şekilde hüküm kurulması gerektiği gözetilmeksizin, yanılgılı değerlendirme sonucu bu dönemle ilgili karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.O hâlde, davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının isteği durumunda davalı ... yönetimine geri verilmesine, 16.06.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.