Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1003 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 21113 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : ÖDEMİŞ 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 25/09/2013NUMARASI : 2013/239-2013/460 Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davada; davalıya ait taşınmaz üzerindeki ev ve ahırın davacı tarafından yapıldığının tespiti ile taşınmazın kamulaştırılması sonucu davalı malike ödenen kamulaştırma bedelinin yapılara ilişkin kısmının hesaplanarak sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre davalıdan tahsili talep edilmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı def'ini ileri sürmüş, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece; davanın kabulü cihetine gidilerek; 9.265,32 TL ecrimisilin 2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, hükmün davalı vekili tarafından temyizi sonucu Dairemizin 12.02.2013 tarih, 2012/22831 Esas, 2013/2050 Karar sayılı ilamıyla, kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişki bulunduğu gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiş, bozma ilamına uyma kararı veren mahkemece, 9.265,32 TL ecrimisilin 04.03.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava; muhdesat aidiyetinin tespiti ile muhdesata ilişkin kamulaştırma bedelinin sebepsiz zenginleşme hükümleri doğrultusunda davalıdan tahsili istemine ilişkindir. Ecrimisil; kötüniyetli şagilin ödemek zorunda olduğu en azı kira en çoğu tam gelir yoksunluğuna ilişkin tazminattır. Buna göre davacının talebi ecrimisile ilişkin değildir. Hal böyle olunca mahkemece; yanılgılı değerlendirme sonucu davacının talebinin ecrimisil olarak nitelendirilmesi doğru görülmemiş ise de, bu husus sonuca etkili görülmediğinden bozma sebebi yapılmamıştır. Diğer taraftan davalı vekili cevap dilekçesinde zamanaşımı def'ini ileri sürmüş, mahkemece bu hususta olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiştir. Oysa ki mahkemece, öncelikle zamanaşımı def’inin incelenmesi ve bu konuda bir karar verildikten sonra işin esasının ele alınması gerekirdi. Hal böyle olunca; zamanaşımı def'i hususunda olumlu ya da olumsuz bir sonuca ulaşılmadan, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde davanın esasına dair hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 27.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.