Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9958 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 7347 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : ORHANELİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 14/03/2013NUMARASI : 2012/183-2013/72Taraflar arasında görülen ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi .. raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, ecrimisil isteğine ilişkindir. Mahkemece, iddianın kanıtlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, davacının 1/3 oranında paydaşı olduğu 162 parsel sayılı tarla vasıflı taşınmazın kamulaştırma ile 29.02.2012 tarihinde davalı idare adına tescil edildiği, davacının çekişme konusu taşınmazın baraj inşaatı nedeniyle 2008 yılında sular altında kaldığını ve bu tarihten kamulaştırma tarihine kadar tarımsal faaliyette bulunamadığını ileri sürerek ecrimisil isteğiyle eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır.Bilindiği, gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarih 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan olumlu zarar ile kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir. (YHGK'nun 25.02.2004 gün ve 2004/1-120-96 sayılı kararı)25.05.1938 tarih ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtay'ın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar. Hemen belirtelim ki, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık olmalı ve değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere uygun şekilde HMK'nın 266 vd. maddelerine uygun olarak açıklanması gereklidir. Bu nedenle, özellikle tarım arazilerin haksız kullanımı nedeniyle ürün esasına göre talep varsa, bu konudaki resmi veriler getirtilmeli, taşınmazın bulunduğu bölgede ekilen tarım ürünlerinin neler olduğu tarım il veya ilçe müdürlüğünden sorulmalı, ekildiği bildirilen ürünlerin ecrimisil talep edilen yıllara göre birim fiyatları ve dekara verim değerleri, hal müdürlüğünden ilgili dönem için birim fiyatlar getirtilmeli, bölgede münavebeli ekim yapılıp yapılmadığı, taşınmazın nadasa bırakılıp bırakılmadığı tespit edilmelidir. Somut olaya gelince, mahkemece hükme yeterli bir araştırma ve incelemenin yapıldığını söyleyebilme imkanı yoktur. Şöyle ki; mahkemece yapılan keşif sonucunda dosyaya fen bilirkişisi tarafından parsel üzerinde baraj suyu bulunmadığı, ancak parselin daha önce baraj suyu altında kaldığına dair belirtilerin olduğunun rapor edildiği, zıraat bilirkişisi tarafından bu yönde bir değerlendirme yapılmadığı, öte yandan D.. D.. Bölge Müdürlüğü’nün 27.02.2013 tarihli cevabi yazısında, baraj inşaatı nedeniyle 18 Kasım 2008 tarihinde su tutulmaya başlandığının bildirildiği ve tarihlere göre su kotunu gösteren tablonun gönderildiği, ayrıca taşınmazın Nisan 2010 tarihinden itibaren göl suları altında kalmaya başladığının ve henüz tamamının su altında kalmadığının bildirildiği, mahkemece bu konuda değerlendirme yapılmaksızın 2008,2009 ve 2010 yıllarına ilişkin olarak ecmisile hükmedildiği anlaşılmaktadır. Hâl böyle olunca, çekişme konusu taşınmazın hangi tarihten itibaren sular altında kaldığının ve davacının kullanımının hangi tarihte engellendiğinin tereddüde yer bırakmayacak şekilde açıklığa kavuşturulması, tarafların delillerinin eksiksiz toplanması ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, anılan hususlar göz ardı edilerek neticeye gidilmiş olması doğru değildir. Davalının temyiz itirazının kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 15.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.