MAHKEMESİ: AKHİSAR 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 12/10/2010NUMARASI: 2009/154-2010/426Taraflar arasında görülen davada;Davacı, miras bırakanı H. K.'in 89 parsel sayılı taşınmazdaki payını mirasçıdan mal kaçırmak amacıyla dava oğluna satış suretiyle muvazaalı temlik ettiğini ileri sürerek miras payı oranında tapu iptali -tescil veya tenkis isteğinde bulunmuştur.Davalı, iddiaların yersiz olduğunu, bedelini ödeyerek taşınmazı satın aldığını bildirip davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, temliki işlemin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi .....raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden, miras bırakan H. K.’in 89 parsel sayılı taşınmazdaki 500/14095 payını 04.12.1996 tarihli akitle 160 TL bedelle davalı oğluna satış suretiyle temlik ettiği görülmektedir.Davacının, temliki işlemin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı yapıldığını ileri sürerek eldeki davayı açtığı,davalının da çekişmeli taşınmazdaki temlike konu payın miras bırakan ile birlikte 1978 yılında satın alındığını, yarı bedelinin kendisi tarafından ödediğini, temlik sırasında kalan yarı payın bedelini (miras bırakana isabet eden) ödediğini savunduğu anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere, davalının taşınmazın 3. kişiden birlikte satın alınmasına karşın tüm payın miras bırakan adına tescil edildiği yönündeki savunmasının 05.02.1947 tarih 20/6 sayılı İ.B.K. uyarınca yazılı delille kanıtlanması zorunludur. Eldeki davada bu tür bir delil gösterilmemiştir. Öyleyse dava konusu 500/14095 payın yarısı olan 250/14095 pay açısından, davacının miras payı oranında davanın kabulüne karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davalının bu yöne değinen temyiz itirazı yerinde değildir. Reddine;Diğer 250/14095 paya gelince, davalı temlik sırasında bu payın bedelini ödediğini savunmuş ve 04.12.1996 tarihli ve davalı tarafından miras bırakan adına 400.000.000 (400) TL yatırıldığına ilişkin dekont(hesap belgesi) ibraz etmiştir. Gerçektende bilirkişice satış tarihinde belirlenen arsa değeri gözetildiğinde hesaba yatırılan bu paranın temlike konu payın yarısının değerine yakın olduğu görülmektedir. Davada bu bedelin yeniden çekilerek davalıya iade edildiğine ilişkin bir iddiada ileri sürülmemiştir. O halde anılan payın bedelli olduğu ve gerçek bir satışa dayandığı kabul edilmelidir.Hal böyle olunca, 250/14095 pay yönünden, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.Davalının bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı HMK’nun geçici 3. maddesi yollamasıyla) 1086 sayılı HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 06.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.