MAHKEMESİ: BURDUR 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 23/03/2010NUMARASI: 2009/79-2010/100Taraflar arasında görülen davada;Davacılar, kayden maliki oldukları 282 ada 8 parsel sayılı taşınmazdaki evi davalıların işgal ettiğini ileri sürerek, el atmanın önlenmesine karar verilmesi isteminde bulunmuşlardır.Davalı I.davaya konu taşınmazı davacıların vekili olan dava dışı A.S. haricen satın aldığını ve 24.000 TL'ya anlaşarak 6000 TL'nın peşin verildiğini kalan borcun da 2006 yılı ağustos ayında ödenmesinin kararlaştırıldığını, ancak sonradan evin satış bedelinin yükseltildiğini, evin oturulabilir hale gelmesi için 30.000 TL'dan fazla masraf yaptığını belirterek davanın reddini savunmuş, diğer davalı S.ise, davalı Iş.eşi olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, hapis hakkı tanınmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.Dava, çaplı taşınmaza el atmanın önlenmesi isteklerine ilişkindir.Mahkemece, hapis hakkı tanınmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; çekişme konusu 282 ada 8 parsel sayılı taşınmazın davacılar adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır.Davacılar, anılan taşınmazdaki evin davalılar tarafından haksız olarak işgal edildiğini ileri sürerek eldeki davayı açmışlardır. Davacıların dava dışı A. vekalet verdiklerine dair dosyada bir delil bulunmamaktadır. Nitekim davalıların önerdiği yemin de davacılar tarafından ifa edilmiştir. Bu durumda dava dışı A.davacıları temsil ettiğinden söz edilemeyeceğinden mahkemece el atmanın önlenmesi yönünde kurulan hükümde bir isabetsizlik yoktur.Nevarki, TMK’nun 995. maddesi uyarınca iyi niyetli olmayan zilyedin bile zorunlu olan giderlerin tazminini isteyebileceği kuşkusuzdur. Eldeki davada davalılar bu tür bir istekte bulunmadıkları gibi bu haklarını 29.06.2009 tarihli dilekçede saklı tutarak ileride bu konuda talepte bulunacaklarını, diğer bir deyişle ayrı bir dava konusu yapabileceklerini belirtmişlerdir.Hal böyle olunca, davacıların yazılı olduğu üzere bina değeri için yapılan masraflardan sorumlu tutulmaları ve hapis hakkı tanınmak suretiyle el atmanın önlenmesine karar verilmiş olması doğru değildir.Davacıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü H.U.M.K.’nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 4.10.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.