Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 9820 - Karar Yıl 2011 / Esas No : 9815 - Esas Yıl 2011
MAHKEMESİ: KUŞADASI 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 10/12/2009NUMARASI: 2007/396-2009/375Taraflar arasında görülen davada;Davacı Hazine, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki denizin yaklaşık 570 m² lik kısmı üzerine davalının iskele ve güneşlenme platformu yapmak suretiyle müdahalede bulunduğunu ileri sürerek, elatmanın önlenmesine ve kal'e karar verilmesini istemiştirDavalı Şirket, belediyeden üst hakkını aldığı taşınmazda otel inşa ettiğini, iskele ve güneşlenme platformunun da proje kapsamında yer aldığını, yetkili merciilerden onay alınması işlemlerinin devam ettiğini belirtip davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davalının müdahalesinin hukuken haklı ve geçerli bir nedene dayanmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Karar, davalı tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 31.05.2011 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat ..... ile temyiz edilen vekili Avukat .... geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ..... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Gerçekten de, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki kıyı-kenar çizgisi içerisinde kalan yere davalının iskele ve güneşlenme platformu yapmak suretiyle müdahale ettiği toplanan delillerle saptanmıştır.Ancak, davalının savunması gözetilerek noksanın tamamlanması yoluyla getirtilen belgelerden, mevcut durumun yasallaştırılması için davalı tarafından ön izin başvurusunda bulunulduğu ve Maliye Bakanlığı Milli Emlak Genel Müdürlüğü ile ön izin sözleşmesi düzenlendiği anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere, 3621 sayılı Yasanın 6. maddesinin ilk fıkrasında; kıyılarda ne tür yapılanmanın mümkün olmadığı belirtilirken, 2. fıkrasında ise bu yerlerde uygulama imar planı gereğince iskele, liman, barınak, yanaşma yeri, rıhtım….gibi yapı ve tesislerin yapılabileceği kabul edilmiştir.Anılan madde hükmünde de vurgulandığı üzere, sözkonusu yapılanmanın hukuken korunabilmesi, kıyıda uygulama imar planının karar altına alınması ve uygulamaya geçilmesi ile mümkündür.Diğer taraftan “doldurma ve kurutma yoluyla, arazi ve bu araziler üzerinde yapılabilecek yapılar” başlıklı 7. maddesinde, denizden doldurma ve kurutma yapmak bir takım usulü işlemlere ve izinlere bağlanmıştır.Hal böyle olunca; davaya konu yapılanma bakımından Kıyı Yasası'nın yukarıda değinilen hükümleri çerçevesinde tüm koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğinin açıklığa kavuşturulması, ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru değildir.Davalının temyiz ititrazı yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 Sayılı Yasanın geçici 3. maddesi gereğince)HUMK.'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA,03.12.2010 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 825.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 05.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.