Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9809 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 11033 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : TAPU KAYDINDA DÜZELTİM Taraflar arasında görülen tapu kaydında düzeltim davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş, davacı vekili tarafından temyize cevap dilekçesinde incelemenin duruşmalı yapılması istenmiş ise de; (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 438. maddesinde duruşma yapılacak haller arasında tapu kaydında düzeltim davaları bulunmadığından davacı vekilinin duruşma isteğinin reddi ile dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, tapu kaydına yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteğine ilişkindir. Davacılar, ortak mirasbırakanları ...’in paydaşı olduğu 744 ada 1, 2 ve 3, 741 ada 1 ve 2, 173 ada 21, 3101 ada 1 ve 1A, 3102 ada 1, 2142 ada 8 ile 93, 187, 823, 822, 699, 530, 528, 786, 785, 784, 788, 787, 240, 931 ve 792 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarında malik isminin sehven ‘’ ... ‘’ veya ‘’ ... ‘’ olarak yazıldığını, nüfus kayıtları uyarınca mirasbırakanlarının isminin ‘’ ... ‘’ olduğunu ileri sürerek nüfus kayıtları ile tapu kayıtlarının uyumlu hale getirilmesini ve adı geçen taşınmazların tapu kayıtlarında malik isminin ‘’ ... ‘’ şeklinde düzeltilmesini istemişlerdir.Davalı, mülkiyet nakline sebep olunmaması için gerekli araştırmanın yapılmasını ve davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulü ile 741 ada 1, 744 ada 3, 4 ve 5, 173 ada 21, 32 ada 10 ve 11, 2142 ada 8, 3102 ada 1, 3101 ada 1 ve 1-A ile 171, 172, 172-A, 173 ve 174 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarındaki ‘’ ... ‘’ ve ‘’ ... ‘’ kayıtlarının ‘’ ... ‘’ şeklinde düzeltilmesine karar verilmiştir.Bilindiği üzere; taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme taleplerinin kaynağını oluşturur. Bu tür işlerde kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.Bu tür işler, 6100 sayılı HMK’nin 382/(2). fıkrasının ç-1) bendi gereğince çekişmesiz yargı usulüne göre sulh hukuk mahkemesinde ve taşınmazın aynına ilişkin bulunduğundan, aynı Kanunun 12. maddesi uyarınca taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde görülür ve işin niteliği itibarıyla maktu harç alınır. Tapuda kayıt düzeltilmesi ve tespit taleplerini, tapu maliki ile mirasçıları isteyebilir.Bunun yanı sıra, 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren Türk Medeni Kanununun 702. maddesinin son fıkrası gereğince ortaklardan her birinin topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabileceği ve bu korumadan bütün ortakların yararlanabileceği öngörüldüğünden elbirliği mülkiyetinde, ortaklardan her hangi biri de tek başına tapuda murisin kimlik bilgilerinin düzeltmesini isteyebilir. Ayrıca bu işlerin, bir başka dava nedeniyle verilen yetkiye dayanılarak açılması da mümkündür. Böyle bir yetki verildiğinde yetkiye dayanarak talep eden kişinin takip yetkisi vardır.HMK'nin geçici birinci maddesi gereğince “Bu Kanunun yargı yolu ve göreve ilişkin hükümleri, Kanunun yürürlüğe girmesinden önceki tarihte açılmış olan davalarda uygulanmayacağından” kanunun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra yapılan taleplerin tapu müdürlüğüne ilgili sıfatıyla yöneltilerek yapılması gerekir. Bu tür işlerde mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı ve kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir:1-Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması veya tespiti istenen talep konusu taşınmazların tapu kayıtları (ilk tesis ve tedavülleriyle) ve kadastro tutanakları (tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna ilişkin tüm belgeler ile birlikte getirtilmelidir.2-Nüfus müdürlüğünden, talep konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarında bulunup bulunmadığı araştırılmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak talep konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişilerin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmelidir.3-Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı da araştırılmalıdır.4-İstem konusunda tanıklar dinlenmelidir. 5-Tüm bu araştırmalar sonucu hâlâ kesin bir kanaat oluşmamış ise mahallinde keşif yapılarak; tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmelidir.Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında talebin kabulü yoluna gidilmelidir.Talebin niteliği gereğince, yargılama harcı ve vekâlet ücreti maktu olarak belirlenmelidir.Tapu müdürlüğü ilgili sıfatıyla yasal hasım olduğundan yargılama giderlerinden ve yargılama giderlerinden olan vekalet ücretinden sorumlu tutulmamalıdır.Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hükme elverişli ve yeterli olduğu söylenemez. Şöyle ki; dava konusu tüm taşınmazların geldi ve gittilerini gösterir tedavüllü tapu kayıtlarının ( çap kaydı, kadastro tutanakları, akit tabloları, ifraz işlemleri vs. ) ilgili tapu müdürlüğünden eksiksiz bir biçimde celp edilmediği için dosya arasındaki mevcut kayıtlar arasında irtibat kurulmasının mümkün olmadığı, yine dava dilekçesinde düzeltim talep edilen tüm taşınmazları kapsayacak şekilde Hukuk Muhakemeleri Kanunu 297/2. maddesinde belirtildiği üzere olumlu veya olumsuz bir hüküm kurulmadığı, bağlantı kurulacak şekilde tapu kayıtlarının celp edilmemesi nedeniyle hüküm kurulan taşınmazlar ile dava edilen bir kısım taşınmazlar arasında irtibat kurulamadığı, keşif yapılarak taşınmazları kimin kullandığının açıklığa kavuşturulmadığı anlaşılmıştır. Hâl böyle olunca, yukarıda değinilen somut olgular ve ilkeler çerçevesinde araştırma ve inceleme yapılması, dava dilekçesinde dava konusu tüm taşınmazların bağlantı kurulacak şekilde tapu kayıtlarının celp edilmesi, her bir taşınmaz yönünden olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulması, mahallinde keşif yapılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.Davalı vekilinin temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 27.10.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.