MAHKEMESİ: KAĞIZMAN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 27/03/2012NUMARASI: 2009/191-2012/102Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, duruşma isteği değerden reddedildi, gereği görüşülüp düşünüldü; Dava, ikrah hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, dava konusu 138 ada 110 parsele yönelik davanın, davacı C. bakımından aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davacı K. Limited Şirketi yönünden, taraf muvazaasının iyiniyetli 3. kişi durumundaki davalılar M..S.. ile Ş..’e karşı ileri sürülemeyeceği gerekçesiyle reddine, davacı A..bakımından ikrah iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle reddine; davalı R.yönünden pasif sıfat yokluğu nedeniyle reddine, çekişme konusu 150 ada 18 parsele yönelik davanın ise; davacı K.. Limited Şirketi bakımından aktif sıfat yokluğu nedeniyle reddine, davacılar C..ve A.yönünden, taraf muvazaasının iyiniyetli üçüncü kişi durumundaki davalılar M..S.. ile Ş..e karşı ileri sürülemeyeceği gerekçesiyle reddine, davalı R..bakımından ise pasif sıfat yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacı A..ile dava dışı T.'in kayden paydaşı oldukları dava konusu 150 ada 18 sayılı parseldeki (1/2)'şer paylarını 19.02.2008 tarihinde davalı R..e satış suretiyle temlik ettikleri, davacı A..'in payının ipotekli olduğu, aynı tarihte davacı K.. İnşaat Nak. Taah. San . Tic. Ltd. Şirketinin de, üzerinde ipotek bulunan çekişmeli 138 ada 110 sayılı parseli davacı A..tapuda satış biçiminde devrettiği, anılan taşınmazların davalı Recep ve davacı A.. tarafından 26.06.2008 tarihinde davalı M..S..a, onun tarafından da 02.02.2009 tarihinde davalı Ş..e tapuda satış gösterilmek suretiyle temlik edildiği, çekişme konusu taşınmazlar satış bedeli olarak 27.06.2008 tarihinde davalı M..S..'ın davacı A..ve davalı R..in banka hesaplarına 500.000,00'er TL ;davalı Ş..in de davalı M.'in h. 03.02.2009 tarihinde 400.000,00'er USD havale ettiği ve temlikten sonra davalı Ş..in 25.03.2009 tarihinde 150 ada 18 sayılı parsel üzerindeki 270.000 TL ipotek borcunu ödeyerek kaldırdığı,138 ada 110 parselde ipoteğin halen devam ettiği anlaşılmaktadır. Davacılar, dava dilekçelerinde, davacı C..in, para sıkıntısı çektiğinde davalılardan A..an yüksek faizle borç para aldığını, borcunu ödeyemez duruma gelince davalılar M..S.ve Ş.'in, borcun ödenmesi konusunda davacı C.. sıkıştırmaya, onu ve ailesini ölümle tehdit etmeye başladıklarını, bu arada pek çok ödeme yapılmasına rağmen borcun bir türlü kapanmadığını, en son anılan davalıların teminat olarak üzerinde petrol istasyonu ile üzerinde yurt binası bulunan çekişmeli taşınmazların devrini istediklerini, bunun üzerine baskı altında bedelsiz olarak dava konusu 150 ada 18 sayılı parsel ile 138 ada 110 sayılı parselin tapuda satış gösterilmek suretiyle temlik edildiğini ileri sürerek eldeki davayı açmışlardır. Hemen belirtelim ki, bir kimse, karşı tarafın veya üçüncü bir kişinin kendisi veya yakınlarını maddi veya manevi varlığına yönelik hukuka aykırı ve esaslı korkutması sonucu yaptığı sözleşme ile bağlı sayılamaz. Borçlar Kanunun 30. maddelerinde belirtildiği üzere ikrahtan söz edilebilmesi için tehdidin sözleşmeyi yapan kimsenin veya yakınlarının kişilik haklarına veya mal varlıklarına yönelik olması, ikraha maruz kalanın subjektif durumuna göre ağır ve derhal meydana gelebilecek nitelik taşınması, haksız (hukuka aykırı) sayılması, illiyet bağının bulunması, yani sözleşmenin tehdidin yarattığı korku sonucu yapılması zorunludur. Bu koşulların varlığı halinde iradesi sakatlanan taraf, isterse iptal hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir. Hemen belirtmek gerekir ki, iptal hakkının kullanılması hiçbir şekle bağlı değildir. Korkunun kalktığı tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde sözleşme karşı tarafa yöneltilecek tek taraflı sarih ve zımni bir irade açıklaması ile fesedilebileceği gibi def'i veya dava yoluyla da kullanılabilir. Sözleşme iptal edilmekle yapıldığı andan itibaren ortadan kalkacağı için, yerine getirilen edim istihkak davası (tapulu taşınmazlarda iptal ve tescil davası), bunun mümkün olmadığı hallerde sebepsiz zenginleşme davası ile geri istenebilir.Somut olaya gelince; davacılardan C... içine düştüğü zor durum nedeniyle davalı M..S.tan zaman zaman yüksek faizle borç para aldığı, bir süre borcunu ödediği, ancak daha sonra aldığı yüksek faizli borçları geri ödeyemediği, bunun üzerine davalı M..S.ve adamlarının telefonla yada bizzat C.. işyerine gelerek silahlı bir şekilde C. ve akrabalarını ölümle tehdit ettiği, davacı C... davaya konu taşınmazları kurtarabilmek amacıyla sahibi olduğu Karaca şirketi üzerine kayıtlı 138 ada 110 parsel sayılı taşınmazı oğlu A.'e, 150 ada 18 parsel sayılı taşınmazı ise R.e temlik ettiği, ancak buna rağmen davalı M..S..'ın tehdit ve baskısı sonucu M..S..'ın ortağı diğer davalı Ş..'e devrettiği nitekim bu hususlarda M..S.ve arkadaşları aleyhine Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesinde "Suç İşlemek Amacıyla Örgüt Kurma, Nitelikli Yağma, Silahla Yağma, Tefecilik Yapma" suçlarından açılan davada sanık M..S..'ın davacı C.'e yönelik olarak tefecilik yapma eyleminin sübuta erdiği ve mahkumiyetine karar verildiği hatta tefeden kaynaklanan borç ilişkisi nedeniyle davalı tarafından yapılan baskılardan kaçmak için davacı C... bir süre Ankara'ya taşındığı; yine M..S.ile birlikte hareket eden ve dava konusu devirleri tehdit yoluyla sağlamak için M..S..birlikte davacı C.. işyerine gelen diğer sanıklar davalı Ş., D.. ve A.n davacı C... kardeşleri N..ve T..'e yönelik olarak silah göstermek suretiyle "adam düşer" şeklinde tehdit eylemi ve yine sonrasında olay yerinden ayrılırken "gününü göreceksin oğlunun kafasını koparacağım" şeklinde tehdit eyleminin gerçekleştiği her ne kadar bu kişiler arasında tefe ilişkisi yoksa da davacı C..yakınlarına karşı C..n amaçladıkları işlemin gerçekleştirmesi için bu eylemleri gerçekleştirdikleri, nitekim mahkemece bu sanıkların tehdit nedeniyle mahkumiyetine karar verildiği ne var ki bu kararın henüz kesinleşmediği anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere, Türk Borçlar Kanununun 74. maddesi uyarınca ve Yerleşik Yargıtay uygulamalarına göre hukuk hakimi ceza davalarında belirlenen maddi olgular ve olayın oluş biçimi ile bağlıdır. (Y.1. HD. 2.5.2013 gün ve 2013/6382-6664 sayılı kararı) Hal böyle olunca, Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen ceza dosyasının sonucunun beklenilmesi, davalıların tehdit ve tefecilikten mahkumiyetlerinin kesinleşmesi durumunda TBK madde 74 çerçevesinde olayın değerlendirilmesi, toplanan ve toplanacak delillerin yukarda değinilen ilkeler uyarınca birlikte incelenerek ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, noksan soruşturmayla yetinilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir. Davacıların, temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 12.6.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.