Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 978 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 15123 - Esas Yıl 2013
MAHKEMESİ : KAYSERİ 2. SULH HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 16/04/2013NUMARASI : 2012/514-2013/607Taraflar arasında görülen tapu kaydında düzeltim davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacı ve davalı vekilleri tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ....raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, tapu kaydına yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteğine ilişkindir. İlgili Tapu Müdürlüğü, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davaya konu edilen 270 ve 2841 sayılı parseller yönünden iddanın sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, 4469 sayılı parsel yönünden ise açılan davanın reddine karar verilmiştir. Davacı 4469 sayılı parsel hakkında açılan davanın rededilmesi sebebiyle, davalı ise açılan davanın bu parsel yönünden reddilmesine rağmen lehlerine vekalet ücreti takdir ve tayin edilmemesi sebebiyle hükmü temyiz etmişlerdir. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; davacının miras bırakan babası "Ömer oğlu Ö. A."'nun kayden maliki 4469 sayılı parselin tapu kaydında baba adının "İbrahim", soyadının "Göbelek" olarak yer aldığını, gerçekte nüfus kaydında baba adının "Ö." soyadının "A." olduğunu, öte yandan; murisinin kayden maliki olduğu 2270 ve 2841 sayılı parsellerin tapu kaydında yer alan kimlik bilgilerinin nüfus kayıtlarındaki ile uyumlu olmasına rağmen aynı isimdeki bir başka kişi olduğundan adlarına intikal yaptıramadıklarını ileri sürerek, anılan taşınmazların malik hanesinin "Hatice'den olma 10.03.1926 doğumlu ....... kimlik numaralı Ö. oğlu Ö. A." olarak düzeltimesine karar verilmesini isteği ile eldeki davayı açmıştır. Bilindiği üzere; taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturur. Bu tür davalarda kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir. HMK'nin geçici birinci maddesi gereğince “Bu Kanunun yargı yolu ve göreve ilişkin hükümleri, Kanunun yürürlüğe girmesinden önceki tarihte açılmış olan davalarda uygulanmayacağından” kanunun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra yapılan taleplerin tapu müdürlüğüne ilgili sıfatıyla yöneltilerek yapılması gerekir. Bu tür kayıt düzeltme veya tespit taleplerinde, mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı, kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir. 1- Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması istenen dava konusu taşınmazların tapu kayıtları (ilk tesis ve tedavülleriyle) ve kadastro tutanakları (tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna ilişkin tüm belgeler ile birlikte getirtilmelidir. 2- Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı da araştırılmalıdır. 3- Nüfus Müdürlüğünden, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfusta kayıtlı olup olmadıkları araştırılmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak Talep konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalıdır. 4- Talep konusunda tanıklar dinlenmelidir. 5- Tüm bu araştırmalar sonucu hala kesin bir kanaat oluşmamış ise mahallinde keşif yapılarak; tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmelidir. Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında talebin kabulü yoluna gidilmelidir. Talebin niteliği gereğince, yargılama harcı ve vekâlet ücreti maktu olarak belirlenmelidir. Tapu Müdürlüğü ilgili sıfatıyla davada yer aldığından yargılama giderlerinden (ve yargılama giderlerinden olan vekalet ücretinden) sorumlu tutulmamalıdır. Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; davacının babası ve dedesinin adlarının "Ömer oğlu Ömer Altun" olduğu, davacının babasının 1926, dedesinin ise 1308 doğumlu olduğu, keşifte dinlenen yerel bilirkişilerden S.Ç. ve O. Ö.ile davacı tanığı O.. B..'ın 4469 parsel sayılı taşınmazın davacının babası olan "Ömer oğlu Ö. A.'a ait olduğunu, aynı isimdeki davacının dedesi ile ilgisinin bulunmadığını, duruşmada dinlenen davacı tanığı Z. B. ise 4469 parsel sayılı taşınmazın davacının dedesi olan "Ömer oğlu Ö.A.'a ait olduğunu bildirdikleri, kolluk aracılığıyla beyanda bulunan K.Mahalle muhtarı A. T. ise anılan taşınmazın "Ömer oğlu Ö. A.ait olduğunu beyan etmesine rağmen bu kişinin davacının babası mı yoksa dedesi mi olduğu açıklığa kavuşturulmadığı halde, anılan tanık ve yerel bilirkişi beyanları arasındaki çelişki yöntemince giderilmeden, hangi sebeple değer verildiği belirtilmeksizin sonucuna gidilmiştir. Hal böyle olunca; yukarıda değinilen şekilde araştırma inceleme yapılması, tanık beyanları arasındaki çelişkinin giderilmesi ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Tarafların temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 23.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.