MAHKEMESİ: BOR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 08/12/2011NUMARASI: 2010/50-2011/387Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece asıl davanın reddine, birleşen tecil ve tapu iptali ve tescil istekli davaların kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacılar ve davalı L... tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Dava, ehliyetsizlik ve hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, birleşen dava ise, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olup, hükmüne uyulan bozma ilamı sonrasında mahkemece, asıl davanın reddine, birleşen tescil ve tapu iptali ve tescil istekli davaların kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriğine ve toplanan delillere göre, miras bırakan İ.B.’in dava konusu taşınmazdaki payını temlik tarihinde fiil ehliyetine haiz olduğu Adli Tıp Kurumu raporu ile belirlendiğine göre hile iddiasının değerlendirilmesi gerekeceği açıktır. Gerçekten de, miras bırakanın taşınmazda maliki olduğu payın temlikindeki gerçek amacının evlilik birliğinin temini ve devamına ilişkin bulunduğu, oysa evlilik sağlandıktan 1 ay gibi kısa bir süre sonra davalının evi terk ederek gittiği ve bu 1 aylık süre içinde de aralarında geçimsizliğin meydana geldiği, bazı tanık ifadelerinden de davalının davacı İ.’i darp ettiğinin bildirildiği, davacı İ.’in evlilik birliğinin devamı yönündeki iradesinin davalının evi terketmesinden sonra bozulduğu ve taşınmazı temlikinin sebebini teşkil eden nedenin ortadan kalktığı ve dosya kapsamına ve olayların tabii seyrine göre davalı kadının başlangıçta muris ile bir aile yuvası kurup evliliği sürdürme iradesi ile değil, taşınmazın devrini gerçekleştirdikten sonra en kısa sürede bir şekilde ayrılığı temin edip onun malını kötüniyetle ele geçirmeyi amaçladığı, bu şekilde davalının davacıyı hileye düşürdüğünün kabulü gerekeceği sonucuna varılmaktadır.O halde, miras bırakanın hile hukuksal nedenine dayalı olarak açtığı ve mirasçılarınca devam olunan iptal istekli 2010/50 esas sayılı dava ile birleşen 2010/161 esas sayılı tescil davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi doğru değildir.Öte yandan, birleşen dava nedeniyle dosya kapsamı gereğince murisin temlikteki iradesinin özellikle bu açıklanan ilke ve olgular karşısında mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu söylenemez. Bu durumda, birleşen 2010/489 esas sayılı davanın reddi gerektiği açıktır.Kabule göre de, infazı kabil olmayan şekilde çekişmeye konu edilen bağımsız bölüm yerine ana parsel üzerinden kabul kararı verilmesi doğru olmadığı gibi, asıl davada dava dilekçesinde gösterilen değer üzerinden davalı yararına vekalet ücretine karar verilmesi gerekirken keşfen belirlenen ve yargılama sırasında harcı tamamlanmayan değer üzerinden yüksek ücreti vekaletin hüküm altına alınması da isabetsizdir.Tarafların bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 20.09.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.