Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9764 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 3117 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : BULDAN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 26/12/2012NUMARASI : 2011/130-2012/344Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldüDava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı miras payı oranında tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, taşınmazın ifrazının mümkün olmadığı, taşınmazın devrinden 12 yıl sonra açılan davanın hakkın kötüye kullanılması sayılacağı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; tarafların miras bırakanı E..B..nın maliki olduğu 105 ada 38 parsel sayılı tarla vasıflı taşınmazını 1.3.1995 tarihli akitle dava dışı oğlu Kemal'e satış suretiyle devrettiği, daha sonra K.n taşınmazı 1.7.1999 tarihinde davalı kardeşine satış yoluyla temlik ettiği, E.B..'nın ölmeden önce davalı aleyhine açtığı muvazaa, hata, hile hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptal ve tescil davasında 105 ada 38 sayılı parselin iptali ile adına tescilini istediği, takip edilmeyen davanın açılmamış sayılmasına karar verilerek kesinleştiği anlaşılmaktadır.Davacı, miras bırakan tarafından ara malik K..ve ondan da davalıya yapılan temlikin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek eldeki davaya açmıştır. Bilindiği gibi; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa,niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l.4.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 (TBK 237.) ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.Öte yandan, muris muvazaası iddiasına dayalı davaların, terekeye karşı yapılan haksız fiil niteliğini taşıdığından herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süreye tabi olmaksızın her zaman açılabileceği tartışmasızdır. Başka bir anlatımla muvazaalı işlem hiçbir hüküm doğurmaz ve muvazaa nedeninin ortadan kalkması ya da bir zaman geçmesi ile görünürdeki batıl işlem geçerli hale gelmez.Ne var ki, mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin yukarıda değinilen ilkeler doğrultusunda yapıldığını söyleyebilme imkanı yoktur. Mahkemece, taşınmazın ifrazının mümkün olup olmadığı araştırılmış, ancak muris muvazaası yönünden olay irdelenmemiştir.Hal böyle olunca, temlike konu edilen taşınmazın gerçek değeri ile akitteki değerin karşılaştırılabilmesi için mahkemece yerinde yapılan uygulama sonucu alınan bilirkişi raporunun değerlendirilmesi, miras bırakanın başka mal varlığının olup olmadığının araştırılması, taraf delillerinin eksiksiz toplanması, gerektiğinde tanıkların yeniden dinlenilmesi, toplanan ve toplanacak delillerin muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak birlikte değerlendirilmesi, ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken eksik soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması isabetsizdir. Davacının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı HMK'nun geçici 3. maddesi yollamasıyla ) 1086 sayılı HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 12.06.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.