Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9705 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 8703 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ: BÜYÜKÇEKMECE 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 13/05/2010NUMARASI: 2009/1337-2010/554Taraflar arasında görülen davada;Davacı Hazine, davalıya ait çekişmeli 162 parsel sayılı taşınmazın bir bölümünün kıyı kenar çizgisi içinde kaldığını, devletin hüküm ve tasarrufu altında kalan yerlerin özel mülkiyete konu olamayacağını ileri sürerek, kıyı kenar çizgisi içinde kalan kısmın tapu kaydının iptali, elatmanın önlenmesi ve yıkıma karar verilmesini istemiştirDavalı, davanın reddini savunmuştur.Davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar, Dairece; 14.03.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 Sayılı Yasa ile değişik 3402 Sayılı Kadastro Kanununun 12. maddesine eklenen 3. fıkra 2 ve 3. cümle ve geçici 10. maddedeki düzenlemeler karşısında 10 yıllık hak düşürücü sürenin Hazine yönünden dolduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gereğine değinilerek bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı Hazine tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hâkimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.Dava, tapu iptali, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir.Mahkemece, hükmüne uyulan bozma ilamında belirtilen hususlar gözetilmek suretiyle 3402 Sayılı Yasa’nın 12. maddesinde 5841 Sayılı Yasa ile yapılan değişiklik uyarınca davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Bu yöne değinen Hazinenin Temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine, Ancak, her dava açıldığı tarihteki koşullara tabidir. Dava tarihi itibariyle davasında haklı olan bir kimsenin yargılama sırasında çıkan Yasa gereğince haksız duruma düştüğü takdirde yargılama giderleri ve 1957 tarih, 4/16 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince bu giderlerden sayılan avukatlık ücretinden sorumlu tutulamayacağı açıktır.Anılan bu kural yasal ve yargısal uygulamada kararlılık kazanmıştır. (Baki Kuru, Hukuk Usulü Muhakemeleri 5. Cilt, sayfa 5338, dipnot 159; 10. H.D. 21.12.1976, 8770/8739 ve dipnot 160: 5. HD 12.09.1977, 5445/5655 dipnot 161: 10. HD 24.02.1976, 6296/1297) Ayrıca, her dava açıldığı tarihteki koşullara bağlıdır. Öte yandan avukatlık ücreti 04.09.1957 tarih ve 4/16 sayılı İnançları Birleştirme Kararı uyarınca yargılama giderlerinden sayılır. Davacı Hazine, temyiz dilekçesinde sair nedenlerden söz etmek suretiyle bu hususa değinmiştir.Hal böyle olunca, somut olayda mahkemece yapılan keşif sonucu çekişmeli taşınmazın belirlenen kıyı kenar çizgisine göre bir kısmının kıyıda kaldığı ve dava tarihinde davacı Hazine’nin davasında haklı olduğu anlaşıldığına ve yargılama sırasında yürürlüğe giren 5841 Sayılı Yasa gereğince dava reddedildiğine göre davalının tüm yargılama giderlerinden ve avukatlık ücretinden sorumlu tutulması gerekirken, aksine düşüncelerle yazılı olduğu üzere hüküm kurulması isabetsizdir.Davacı Hazine’nin, yukarıda değinilen yargılama giderleri ve avukatlık ücreti açısından temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlere hasren HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 04.10.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.