MAHKEMESİ: HOPA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 23/02/2011NUMARASI: 2008/106-2011/35Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil, tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Dava, tazminat isteğine ilişkindir.Mahkemece, davalı şirket yönünden davanın reddine, diğer davalılar yönünden kesin hüküm nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delilerden; çekişme konusu 358 ada 4 nolu parselin davalılardan Tu-Ra şirketi adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır. Davacı, 365 ada 6 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitleri sırasında adına tescil edildiğini, kadastro tespitinden önce anılan taşınmazı ifraz ettiğini ve 407,59 m2'lik bölümün yola terk edildiğini, davalı şirket dışında kalan diğer davalıların açtıkları dava neticesinde çekişmeli 407,59 m2'lik bölümün adlarına kayıtlı olan 358 ada 4 nolu parsele eklenmesine karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini, sonrasında taşınmazı muvazaalı olarak diğer davalı şirkete devrettiklerini ileri sürerek, tapu iptal ve tescil olmazsa tazminat isteğiyle eldeki davayı açmış, yargılama sırasında tazminat isteğiyle davaya devam etmiştir.O halde, davacı tazminat isteğiyle yargılamaya devam ettiğine göre davalı şirket hakkında açılan tapu iptal ve tescil davasının reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davacının bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.Davacının diğer temyiz itirazlarına gelince; mahkemece kesin hüküm olarak değerlendirilen Hopa Asliye Hukuk Mahkemesinin 23.01.2008 tarihli ve 2007/137 E. 2008/12 K. sayılı dosyasında aynı nedenle davalı şirket dışındaki davalılar hakkında açılan tapu iptal ve tescil davası husumet nedeniyle reddedildiğinden, keza davacı eldeki davada davalı şirket dışındaki davalılar yönünden tazminat talep ettiğinden her iki davanın konusunun aynı olduğunu söyleyebilme olanağı da yoktur. Öyle ise, HUMK’nun 237. maddesinde (6100 sayılı HMK'nun 303.maddesinde) öngörülen kesin hükmün varlığından bahisle davanın reddine karar verilmiş olması isabetsizdir. Hal böyle olunca, taraf delillerinin toplanarak işin esasının incelenmesi ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmelerle yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir. Davacının bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 10.06.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.