MAHKEMESİ : ULAŞ(KAPATILAN) ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 19/01/2012NUMARASI : 2010/46-2012/2Yanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekilince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davacının taşınmazı satın aldığını davalıya bildirdiğini kanıtlayamadığı, satın aldığı tarihte taşınmazın ekili olup buna ses çıkarmayarak zimnen muvafakat ettiği, davalının haksız ve kötüniyetli bir kullanımının bulunmadığı gibi, yargılama aşamasında taşınmazı kulanmayı bıraktığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; davacının, çekişme konusu 249 parsel sayılı taşınmazı üçüncü kişiden satın almak suretiyle 11.11.2008 tarihinde kayıt maliki olduğu, eldeki davanın ise 5.11.2010 tarihinde açıldığı, keşfe dayalı olarak düzenlenen bilirkişi raporuna göre, davalının, buğday ekmek suretiyle taşınmaza müdahale ettiğinin belirlendiği, ne var ki, davalının, keşif tarihinden sonra yapılan 19.1.2012 tarihli oturumda " davacıya ait çekişmeli taşınmazı şu anda kullanmıyorum" şeklinde beyanda bulunduğu, anlaşılmaktadır.Bilindiği ve Türk Medeni Kanunun 683.maddesinde düzenlendiği üzere, bir şeye malik olan kimse hukuk düzeninin sınırları içinde o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi her türlü haksız el atmanın önlenmesini de dava edebilir.Hemen belirtilmelidir ki,kullanıma muvafakat edilmesi ecrimisil tahakkukuna mani ise de, elatmanın önlenmesi isteğinin reddine gerekçe gösterilemeyeceği, zira dava açılmakla muvafakatın geri alındığının kabulü gerektiği tartışmasızdır.El atmanın önlenmesi istekli eldeki davada, dava ve keşif tarihi itibariyle davacının kayıt maliki olduğu çekişmeli taşınmazı davalının mülkiyetten ya da sözleşmeden kaynaklanan bir hakka dayanmaksızın buğday ekmek suretiyle kullandığı açıktır. Ancak, davalının yargılama aşamasında taşınmazı artık kullanmadığını beyan ettiği görülmektedir. Gerçektende, çekişmeli taşınmaza ilişkin olarak davalı tarafından müdahaleye son verilmesi halinde davanın konusuz kalacağı kuşkusuzdur. Ne varki, mahkemece, bu yönde yapılan araştırma ve incelemenin hükme elverişli olduğu söylenemez.Hal böyle olunca, davalının çekişmeli taşınmazdaki müdahalesine son verip vermediğinin duraksamaya yer vermeyecek şekilde saptanması, hasıl olacak sonuca göre, çekişmeli taşınmazın halen davalının kullanımında olduğunun belirlenmesi halinde elatamının önlenmesine karar verilmesi, yok eğer yargılama aşamasında davalının taşınmazı kullanmayı bıraktığının saptanması halinde karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmesi, dava tarihinde davacının davasında haklı olması nedeniyle harç ve yargılama giderlerinin davalı tarafa yükletilmesi gerekirken eksik soruşturmayla yetinilerek yanılgılı değerelendirmeyle yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir. Davacı vekilinin, temyiz itirazları yerindedir.Kabulüyle hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 19.09.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.