Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9664 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 21147 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : KARŞIYAKA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 20/06/2013NUMARASI : 2011/449-2013/300Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi, ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece elatmanın önlenmesi isteğinin kabulüne, ecrimisil isteğinin ise kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, imar parseline el atmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, davacıya ait 132518 ada 30 parsel sayılı taşınmazın 20/02/1987 tarihinde imar-ıslah suretiyle oluştuğu, dosyada mevcut tapu kayıt suretinden 30 parselin geldisi olduğu ifade edilen 105 parsel sayılı taşınmazda davalının, 20/03/1986 tarihinde pay satın aldığı ve imar affı dosyasına göre, davalının 3/12/1986 tarihinde 105 parselde yer alan 7 nolu ev için başvuruda bulunduğu ve bu kapsamında imar-ıslah uygulamasından önce yapılan tespitte 105 parsel üzerinde tek katlı, kiremit çatılı ruhsatsız bir yapı olduğunun belirlendiği anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere yasal ayrıcalıkların dışında ayrılmaz parçanın (mütemmim cüz'ün) mülkiyeti ve buna bağlı olarak tasarruf hakkı üzerinde bulunduğu arza bağlıdır. Bu husus Türk Medeni Kanunu'nun 684. maddesinde açıkca vurgulanmıştır. Ne var ki, yürürlükten kalkmış olan 6785 sayılı yasanın l605 sayılı yasa ile değişik 42/c ve halen yürürlükte bulunan 3l94 sayılı imar yasasının l8. maddelerinde özel hükümler getirilmek suretiyle ayrılmaz parça (mütemmim cüz) olan yapı ile arz arasındaki hukuki ilişki kesilmiş bazı durumlarda yapı, üzerinde bulunduğu yerin malikinden başkasına bırakılarak imar parsellerinin oluşturulabileceği öngörülmüştür. Böylece yapıların bedelleri ilgili parsel sahiplerince yapı sahibine ödenmediği veya aralarında bu yönde bir anlaşma yapılmadığı yada ortaklığın giderilmesi davası açılmadığı sürece bu yapıların ömürlerini dolduruncaya kadar eski sahiplerine kullanma imkanı sağlanmıştır. Öte yandan, zeminin maliki olan kişinin taşınmazı bizzat kullanma yetkisi sınırlanmış, ayrılmaz parça (mütemmim cüz) durumunda olan yapı üzerinde tasarruf etme gücü özel yasa ile kısıtlanmıştır. 298l sayılı Yasanın 3290 sayılı Yasa ile değişik l0/c maddesi de aynı doğrultuda hüküm getirmiştir. Gerçekten, bir kimse kendisine veya yasanın himaye ettiği bir hakka dayanarak üçüncü bir şahsa ait bir taşınmaz üzerine ayrılmaz parça (mütemmim cüz) niteliğinde yapı inşaa etmiş imar uygulaması sonucu bu yer davacıya ait imar parseli içerisinde kalmış ise, kendi arzu ve iradesi dışında idari kararla oluşan bir durum söz konusu olduğundan kusurlu sayılamaz. İşte bu nedenle yukarıda değinildiği gibi yasa koyucu imar parseli malikine karşı yapı sahibini koruma zorunluluğunu duymuştur.Ne var ki, mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hükme yeterli olduğunu söyleyebilme imkanı yoktur. Hâl böyle olunca, dava konusu taşınmaza ilişkin imar öncesi durumu gösteren tüm kayıt ve belgelerin getirtilmesi, imar-ıslah uygulamasından önce davalı tarafın kayda dayalı bir hakkının bulunup bulunmadığı ve binanın imar-ıslah uygulamasından önce yapılıp yapılmadığının tereddüte yer vermeyecek şekilde belirlenmesi, davalının imar-ıslah uygulamasından önce kayda dayalı bir hakkının bulunması ve binanın da anılan uygulamadan önce yapılması durumunda 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 18. maddesi gözetilerek elatmanın önlenmesi yönünden davanın kabulüne ve davalının kötüniyetli zilyet olmadığı gözetilerek ecrimisil istemi bakımından davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Davalı tarafın temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 12.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.