MAHKEMESİ : ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece asıl davanın kabulüne, birleşen davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar... ve .. tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, tetkik hakimi ..’ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp, düşünüldü; -KARAR-Dava ve birleşen dava, ehliyetsizlik hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı taktirde bedel isteğine ilişkindir.Davacı vasisi, ...'nin akıl hastası olduğunu, ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 07.12.1999 tarih, 1999/1359 esas, 1999/547 karar sayılı kararı ile vesayet altına alınıp, kendisinin vasi tayin edildiğini, mahcurun mirasbırakanı....nin ölümü üzerine murisin ikinci eşi olan davalı ..e'nin ehliyetsiz olduğunu bildiği mahcuru hile ile notere götürmek suretiyle diğer davalı ...'ya vekaletname vermesini sağladığını, vekil davalı ..nın murise ait 1825 ada 21 parselin muristen intikalini yaptırıp, ardından mahcura ait miras payını davalı ..ye satış suretiyle temlik ettiğini, aynı şekilde ..lindeki 1023 parselin ve bankadaki murise ait paranın da devrini sağladığını, davalıların el ve işbirliği içinde hareket eden kişiler olduklarını ileri sürerek, 1825 ada 21 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile mahcur adına miras payı oranında tesciline karar verilmesi isteğiyle eldeki davayı açmıştır.Birleşen davada davacı vasisi, asıl davanın açılmasından bir gün önce davalı ..'nin 1825 ada 21 parsel sayılı taşınmazı yeğeni davalı ..'a satış suretiyle temlik ettiğini, satışın gerçek olmadığını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile mahcur adına miras payı oranında tesciline, olmadığı taktirde miras payına isabet eden 6.841.975.000 TL bedelin reeskont faizi ile tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalı ..., davacının murisin ölümünden sonra vesayet altına alındığını, satış tarihinde hukuki ehliyeti haiz olduğunu, davacının hür iradesi ile verdiği vekalete istinaden usulüne uygun taşınmazın devrinin yapıldığını, davacının miras payına isabet eden 15.000. Alman markı bedeli tevdi mahalline yatırdığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Davalı ... yurt dışında yaşamakta olup, dava konusu taşınmazı vekili aracılığıyla satın aldığını, ceza dosyası ile davacının dıştan görünüş itibariyle ehliyetsiz olduğunun anlaşılamadığının sabit bulunduğunu, satış bedelinin davacı adına banka hesabına yatırıldığını, faiz istenemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.Davalı .., yargılamaya katılmadığı gibi davaya cevap da vermemiştir. Mahkemece, davacının akıl hastası olduğu, çekişme konusu taşınmazın geçersiz vekaletle yapılan satış işleminin usulsüz bulunduğu, iyi niyetin satışın geçersizliğini etkilemeyeceği, birleşen dava bakımından ise, davalı ...'in tanık beyanları doğrultusunda iyi niyetli olmadığı, Türk Medeni Kanununun 1023. maddesi koruyuculuğundan faydalanamayacağı, davalı...nin ödediği bedelin yeni ihtilaflara yol açmamak ve hukuki istikrarı sağlamak için iadesi gerektiği gerekçesiyle asıl davanın kabulüne, birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; davacı ..'in 24.08.1998 tarihinde davalı ..ya taşınmazların intikal ve satışına dair yetki içeren vekaletname verdiği, vekil davalı ..'nın çekişme konusu 1825 ada 21 parsel sayılı taşınmazın 647/3659 payı muris... adına kayıtlı iken 26.08.1998 tarihli akitle mirasçılarına intikalini yaptırıp, aynı gün bir sonraki yevmiyeli akitle aynı taşınmazın davacı ...e isabet eden miras payını diğer mirasçılar ..ve ... payları ile birlikte toplam 1941/58544 payı davalı ...'ye, onun da 23.12.1999 tarihli akitle 8411/58544 payı davalı ...'e satış suretiyle temlik ettiği anlaşılmaktadır.Öte yandan; Sulh Hukuk Mahkemesinin 07.12.1999 tarih, 1999/1359 esas, 1999/1547 karar sayılı kararı ile “Kronik gidişli hezeyanlı organik beyin sendromu” tanısı ile...nin vesayet altına alınarak kendisine....'in vasi atandığı, vasinin 29.02.2001 tarihinde husumete izin aldığı, diğer taraftan, sahtecilik ve dolandırıcılık suçundan davacının şikayeti üzerine Ağır Ceza Mahkemesinin 07.02.2006 tarih, 2004/65 esas, 2006/31 karar sayılı dosyasında alınan Adli Tıp Kurumu 4. ihtisas kurulunun 17.10.2005 tarihli raporu ile; “şizofreni” denilen akıl hastalığı nedeniyle ...nin halen ve vekaletnamenin tanzim edildiği 24.08.1998 tarihinde hukuki ehliyeti haiz olmadığının belirlendiği görülmektedir.Ayrıca, davalı....'nin temliklerden yaklaşık 2 yıl kadar sonra 03.05.2001 tarihinde mahcurun vesayet hesabına 16.500 Alman Markı para yatırdığı da açıktır.Yukarıda açıklanan olgular doğrultusunda somut olaya bakıldığında, davacının çekişme konusu taşınmazın temlikine konu vekaletnamenin tanzimi tarihinde ve halen şizofreni denilen akıl hastalığına musab olduğunun adli tıp raporu ile sabit olduğu, davalı ..'nin mahcuru 9 yaşından itibaren tanıyan üvey annesi olduğu, vekil davalı ..'nın tarafların komşusu olup davalı .. ile el ve işbirliği içinde hareket ettiği, davalı ..in de davalı..'nin akrabası ve tanıdığı olduğu, bilen ve bilmesi gereken kişi konumunda bulunduğu tespit edilmek suretiyle kural olarak davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davalılar ..ve ..'nin bu hususa ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.Davalılar ...'nin diğer temyiz itirazlarına gelince; hemen belirtmek gerekir ki, mahkemelerce verilen kararların 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 388/2. (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297/2.) maddesinde belirtildiği üzere, her bir istek hakkında taraflara yüklenen borç ve tanınan hakları sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde göstermesi ve infaza imkan sağlayacak içerikte bulunması zorunludur.Somut olayda ise; mahkemece, açıklanan hükümlere uygun bir karar verildiğini söyleyebilme olanağı yoktur.Şöyle ki, asıl ve birleşen dava olarak açılan eldeki dava bakımdan asıl davanın kabulüne dair hükümde, kayıt maliki olmadığı halde davalı ..hakkında tapu kaydının iptaline karar verilmiş, birleşen davanın davalısı .. kayıt maliki olduğu halde onun bakımından bir iptal kararı verilmeyerek hükmün karıştırılması doğru olmadığı gibi, dosya kapsamı ile çekişme konusu 1825 ada 21 parsel sayılı taşınmazın 2981 sayılı Yasa uygulaması gördüğü ve 5428 ada 62 parsel sayılı taşınmazda davalı ...adına 526/647 pay tescili (05.06.2001 tarihinde) yapılmış olduğu halde kaydı kapanan ve hukuken değeri kalmayan parsel üzerinden iptal ve tescile karar verilmesi de isabetsizdir. Ayrıca, eldeki davanın 1999 yılında açılmış olduğu dikkate alınarak davacının vesayet altına alınmasına dair . Sulh Hukuk Mahkemesinin 1999/1359 esas sayılı dosyasının temini ile vesayet durumunun ve vasi...'in vasiliğinin devam edip etmediğinin tespit edilmemiş olması da doğru değildir.Hâl böyle olunca; mahkemece, davacının vesayet altına alınmasına dair Sulh Hukuk Mahkemesinin 1999/1359 esas sayılı dosyanın temini, vasi....'in vasiliğinin devam edip etmediğinin tespit edilmesi, ondan sonra yukarıda açıklanan hususlar dikkate alınarak infazı kabil olacak şekilde 5428 ada 62 parsel sayılı taşınmaz üzerinden ve daval.. adına olan, ayrıca davacının temlik edilen miras payı yönünden tapu kaydının iptali ve mahcur .. adına tesciline karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir. Davalılar... ve ...'in bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 02.07.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.