MAHKEMESİ : HATAY 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 13/03/2012NUMARASI : 2010/200-2012/114Yanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.Mahkemece, davalı yararına hapis hakkı tanınmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden, kayden davacıya ait 930 parsel sayılı taşınmazın davalı tarafından kullanıldığı ve bu kullanımın harici satın alma olgusundan kaynaklandığı anlaşılmaktadır.Hemen belirtilmelidir ki, tapulu taşınmazların mülkiyetinin naklinin Türk Medeni Kanunu'nun 706., Borçlar Kanunu'nun 213. ve 2644 sayılı Tapu Kanunu'nun 26. maddeleri hükümleri uyarınca resmi şekle bağlı olduğu, harici satışların mülkiyetin nakli yönünden geçersiz bulunduğu tartışmasızdır. Ne var ki, geçersiz sözleşmeye göre kayıt malikine bir bedel ödenmiş ise, ödeyen yararına hapis hakkı tanınması olanağı doğacağı 10.7.1940 tarih 2/77 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında vurgulanmış, taşınmazı haricen temlik eden kişinin aldığı satış bedelini karşı tarafa ödemedikçe haricen satın alan kişinin taşınmazı terk etmesini isteyemiyeceği belirtilmiştir.Açıklanan ilkeler karşısında, davalı yararına hapis hakkı tanınmak suretiyle el atmanın önlenmesine karar verilmesinde kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Davacının öteki temyiz itirazları yerinde değildir, reddine.Ancak, üzerinden hapis hakkı tanınacak tutarın haricen satın alma bedeli olması gerektiği gözetilmeden, taşınmazın keşif tarihindeki değeri üzerinden hapis hakkı tanınması doğru değildir.Davacının temyiz itirazı değinilen nedenden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 19.09.2012 tarihinde bozmada oybirliğiyle, gerekçede oyçokluğu ile karar verildi.-KARŞI OY-Dava, çapa dayanan elatmanın önlenmesi davasıdır.Mahkemece; keşfen belirlenen bedel ödeninceye kadar davalıya hapis hakkı tanınmak suretiyle el atmanın önlenmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.Alıkoyma (hapis) hakkı tanınırken iadesi gereken bedel konusunda sayın çoğunluğun görüşlerine katılmıyoruz, hükmün bu nedenle bozulması gerektiğini düşünüyoruz. Şöyleki;YİBBGK 10.07.1940 tarih, 2/77 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ve Borçlar Kanunun 81. maddesi uyarınca kural olarak resmi biçimde yapılmayan geçersiz sözleşmeye dayanarak tarafların aldıklarını karşılıklı olarak iade etmeleri gerekir. Bilindiği üzere; T.M.K.'nun 993 ve 994 madde hükümleri geri vermekle yükümlü iyiniyetli zilyedin hak ve borçlarını düzenlemiştir. Geçersiz sözleşme nedeniyle taşınmazı geri vermekle yükümlü olan iyiniyetli zilyedin, taşınmazı geri vermekten kaçınma ya da alıkoyma hakkı TMK .'nun 994/1. maddesi ile tanınmış bir haktır. İyiniyetli zilyet, elatmanın önlenmesi ( geri verme) davası sırasında def’i (savunma) yoluyla zorunlu ve yararlı giderler ile harici satış bedelinin ödenmesini ileri sürebileceği gibi, taşınmazın geri verilmesinden sonra; taşınmazı geri verirken açıkça veya örtülü olarak vazgeçmemiş (feragat etmemiş) olduğu hallerde, faydalı ve zorunlu giderler ile satış bedelini sonradan ve ayrı bir dava ile istemesine engel yoktur. ( Y.4.H.D 03.06.1958 tarih, 3265/3847 sayılı kararı, Prof. Dr.Jale G. Akipek; Prof. Dr. Turgut Akıntürk, Eşya Hukuku 214,215 sayfa) Öte yandan, YHGK’nun 07.02.2001 tarih, 13/1729-32 sayılı kararında ifade edildiği şekilde; geçersiz harici satış sözleşmesi nedeniyle yanlar verdiklerini sebepsiz zenginleşme veya mülkiyet (İstihkak MK 618. md (TMK 683.md)) davasıyla geri isteyebilirler. TMK 994. maddesi sebepsiz zenginleşmeyi önleyen özel bir düzenleme olup, her iki davada da TMK 994-995 maddelerinin uygulanması gerekir Dairemizin yıllardır kararlılık kazanan uygulamasına göre; Y.İBBGK 10.04.1940 tarih, 2/77 sayılı İBK uyarınca; taşınmazı haricen satan, satıştan kaynaklanan aldığı parayı iade etmedikçe verdiğini geri isteyemeyeceği, harici satış senedinde gösterilen satış bedeli ile varsa zorunlu ve yararlı giderler üzerinden hapis hakkı tanınarak elatmanın önlenmesine karar verileceği kural olarak kabul edilmektedir . Ancak, hukuken geçersiz sözleşmeden kaynaklanan bu nitelikteki bir uyuşmazlığın haksız iktisap kurallarına göre çözümlenip tasfiye edilebilmesi için öncelikle TMK 2/2 maddesinde düzenlenen hakkın kötüye kullanılması yasağı, sonrada haksız iktisap ilke ve esasları dikkate alınmalıdır.TMK'nun 2/2. maddesinde düzenlenen hakkın kötüye kullanılması yasağı kuralı, hakime özel ve istisnai hallerde ( adalete uygun ) hüküm verme olanağı sağlamaktadır. Yargı organları, çıkarlar dengesini ve adalet duygularını gözeterek toplumun gereksinimlerini karşılamakla yükümlüdür. (Y.HGK 07.02.2001 tarih, 13/1729-32 sayılı ) .Haksız iktisabın temeli hakkaniyet esasına dayanmakta; sebepsiz zenginleşmenin asıl unsurunu da “denkleştirici adalet” kuralı oluşturmaktadır. Geçerli bir sebebe dayanmaksızın bir kişinin mal varlığından diğerinin mal varlığına kayan değerlerin eksiksiz iadesi denkleştirici adalet düşüncesine dayanır. Denkleştirici adalet ilkesi ise, haklı bir sebep olmaksızın başkasının mal varlığından istifade ederek kendi mal varlığını artıran kişinin elde ettiği bu kazanımı geri verme zorunda olduğunu ve gerçek bir eski hale getirme yükümlülüğü bulunduğunu ifade eder. Geçersiz sözleşme gereğince, akdin düzenlendiği tarih itibariyle verilen paranın aynen iadesine karar verilmesi, enflasyonist etkilerin yoğun olarak yaşandığı bir ekonomik ortamda büyük adaletsizlikler doğurur. Başka bir değişle bir miktar paranın verildiği tarihteki alım gücü ile aynı miktar paranın aradan geçen zamana bağlı olarak iade günündeki alım gücünün farklı ve çok daha az olduğu da bir gerçektir. Y.İBBGK 10.07.1940 tarih, 2/77 sayılı kararın varlığı ileri sürülerek, geri alım tarihinde alıcının akit tarihinde verdiği paranın aynı miktarda iadesine karar verilmesi adalet ve hakkaniyet kurallarıyla bağdaşmaz . Hukuk kuralları, gerçek hayata uygun olduğu, toplumun adalet ihtiyacına cevap verebildiği sürece hayatiyetini devam ettirip saygınlık sağlar ve hukuk kuralı olma özelliğini korur. O nedenle hukuk kuralları, görevli organlarca değiştirilinceye, bu konuda yeni düzenlemeler yapılıncaya kadar zedelenmeden gerçek hayata çağın gereklerine uygun olarak yorumlanıp uygulanmalıdırlar. Bu görevin ise yargıya ait olduğunda duraksamaya yer yoktur. Nitekim, gerek uygulamada ve gerekçe öğretide bu görüşe paralel düşünceler bulunmaktadır. Belirtilen ilkeler ve esaslar uyarınca; hukuken geçersiz sözleşmeler, haksız iktisap kuralları uyarınca tasfiye edilirken, denkleştirici adalet kuralı ve hakkaniyet gözetilerek, sözleşme tarihinde satış bedeli olarak verilen paranın, taşınmazın iadesinin talep edildiği dava tarihi itibariyle enflasyon, tüketici eşya fiyat endeksi, altın ve döviz kurlarındaki artışlar, memur maaş ve işçi ücretlerindeki artışlar gibi çeşitli ekonomik etkenlerin ortalamaları alınmak sureti ile ulaşacağı alım gücü, paranın reel değeri tespit edilerek bu bedel alıkoymada hükme esas alınmalıdır. . Eldeki dava da; davalı savunmasında,belirlenecek rayiç bedel ile zorunlu ve yararlı giderlerin ödetilmesini istemiş olmakla, ‘çoğun içinde az da vardır’ kuralı gereğince ödediği bedelin denkleştirici adalete göre iadesini de talep ettiği kabul edilerek, sözleşme tarihinde ödenen satış bedelinin dava tarihi itibariyle ulaşacağı alım gücü belirlenerek; bu bedel üzerinden alıkoyma hakkı tanınarak elatmanın önlenmesine karar verilmesi görüşünde olduğumuzdan, harici satış sözleşmesindeki satış bedel üzerinden hapis (alıkoyma) hakkı tanınarak elatmanın önlenmesine karar verilmesine ilişkin sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyoruz.
Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar
SÖZLEŞMEDEN DOĞAN DAVA • YETKİLİ MAHKEME İFA YERİ
(...Davacı, davalının talebi üzerine davalıya 250.000 TL borç para verdiğini, aylık 11.250 dolar faizin düzenli ödenmesi, ana paranın ise 4 ay içinde ödenmesi hususunda anlaştıklarını, davalının ilk ay faizi ödemesine rağmen sonrasını ödemediğini belirterek fazlası saklı kalmak üzere 50.000 TLnin ta
TEMYİZ HARCI • NİSBİ HARCA TABİ DAVA MAKTU HARCA TABİ DAVA
Taraflar arasındaki “fazla mesai alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Muratlı Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi'nce davanın reddine dair verilen 16.09.2010 gün ve 2009/61 E., 2010/224 K. Sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine,Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin
Şirket hisselerinin haczi, yönetim yetkisi verir mi?
MAHKEMESİ : İzmir 1. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 17/11/2011NUMARASI : 2011/999-2011/990Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının onanmasını mutazammın 11.06.2012 tarih ve 2012/3091-19898 Karar sayılı daire ilamının müddeti içinde tashihen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işl
Yargıtay
Yargıtay Karar Arama
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır ?
Yargıtay Daire Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Kanunu
Yargıtay İş Bölümü
Yargıtay Haberleri
Karar Arama
Yargıtay Kararları
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları
BAM Kararları
Danıştay Kararları
Anayasa Mahkemesi Kararları
Uyuşmazlık MAhkemesi Kararları
Karar Arama Nasıl Yapılır?
Emsal Karar ve Emsal Karar Arama Nedir?
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır?
BAM Karar Arama Nasıl Yapılır?
Danıştay Karar Arama Nasıl Yapılır?
Anayasa Mahkemesi Karar Arama Nasıl Yapılır?