Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9656 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 7849 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ: İZNİK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 25/03/2010NUMARASI: 2008/266-2010/126Taraflar arasında görülen davada;Davacı, kayden maliki olduğu 455 parsel sayılı taşınmaza komşu parseller malikleri olan davalıların ağaç dikmek suretiyle müdahale ettiklerini ileri sürüp, elatmanın önlenmesine ve ağaçların yıkımına karar verilmesini istemiştir. Davalılar, dava konusu taşınmaza kendi taşınmazları olduğu zannıyla ağaç diktiklerini, müdahale anlaşılınca taşınmazı terk ettiklerini belirtip, davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, çekişme konusu taşınmaza davalıların zeytin ağacı dikmek suretiyle müdahale ettikleri gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Karar, davalılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, tetkik hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; çekişme konusu 455 parsel sayılı taşınmazın kayden davacı adına kayıtlı olduğu, davalıların kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir haklarının bulunmadığı ve komşu parsel malikleri oldukları anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere; çaplı taşınmaza elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle çap kaydının yada kayıtlarının getirtilerek tarafların tüm delilleri toplanılmalı, dosya keşife hazırhale geldikten sonra yapılacak uygulamada çekişmeli yer ile yanların ellerinde bulunan kısımların sınırları tarafların ortak beyanlarına göre açıklığa kavuşturulmalı, gerektiğinde bu yön taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişi ve tanık sözleri ile kuşkuya yer bırakmayacak biçimde saptanmalıdır. Daha sonra belirlenen bu durum gözönünde tutularak hazır bulundurulan kadastro fen memuru veya mühendisi sıfat ve yeteneğini taşıyan uzman bilirkişi veya bilirkişilere kadastro sırasında konan nirengi noktalarından, bunlar yoksa hem paftada hem arazide mevcut sabit noktalardan yararlanılarak takometrik aletlerle kadastral yöntemlere uygun biçimde ölçüm yaptırılmalı; bilirkişilerden uygulamayı yansıtan, infazı sağlamaya yeterli ve özellikle davacı tarafın taşınmazına bir tecavüzün bulunup bulunmadığını varsa miktarını açıkca gösteren kroki ve rapor alınmalıdır. Somut olayda; yukarıda açıklanan ilkeleri kapsar biçimde bir araştırma yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur. Mahkemece, yapılan uygulama sonucu alınan bilirkişi rapor ve krokisinden keşfi izleme olanağı bulunmadığı gibi, krokinin infaza elverişli olmadığı da açıktır. Hal böyle olunca; yukarıda açıklanan ilke ve olguları kapsar biçimde bir araştırma yapılması; bilirkişilerden keşfi izlemeye ve denetime elverişli rapor alınması, infaza olanak tanıyan kroki tanziminin sağlanması ve sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmesi isabetsizdir. Davalıların, bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 30.9.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.