MAHKEMESİ: ANTALYA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 28/02/2011NUMARASI: 2010/482-2011/74Taraflar arasında görülen davada; Davacı, 930 nolu kadastro parselinin miktar fazlası olan kısmının ifrazından oluşan çekişme konusu 6109 ada 3 nolu imar parselinin davalılar adına kayıtlı olduğunu, taşınmazın 1.derece doğal sit alanında ve Yamansız bataklık sahasında kaldığını, niteliği gereği tescile tabi olmayan yerlerden olup, taşınmaza uygulanan tapu kaydının sınırlarının gayri sabit olduğunu ileri sürerek, tapunun iptal ve tescilini istemiştir. Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar, Dairece; "....5841 Sayılı Yasa ile değişik 3402 Sayılı Yasanın 12/3. maddesinde sözedilen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekeceği" gerekçesiyle bozulmuş, bozmaya uyularak davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir. Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi .... raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava, tapu iptal ve tescil isteğine ilişkin olup, hükmüne uyulan bozma ilamı uyarınca hak düşürücü süreden davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Gerçekten de; işin esası bakımından 5841 Sayılı Yasanın yürürlüğü döneminde davanın hak düşürücü süreden reddedilmiş olması doğrudur. Ancak anılan yasa Anayasa Mahkemesinin 12.05.2011 tarih 2009/31 esas 2011/77 karar sayılı kararı ile iptal edilmiş ve resmi gazetede yayımlanarak iptal hükmü yürürlüğe girmiştir. Öyle ise, kesin hüküm halini almamış ve kazanılmış hakkın istisnasını teşkil eden bu durum karşısında 5841 Sayılı Yasa hükümleri uyarınca davanın reddine ilişkin olarak kurulan hükmün, verildiği tarih itibarıyla doğru olduğu düşünülse ve ayrıca Anayasanın 153.maddesine göre iptal kararı geriye yürümezse de 10.03.1969 gün ve 1/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçe bölümünde belirtildiği üzere iptal, kesin şekilde çözüme bağlanmış uyuşmazlıkları etkilemez ve henüz anlaşmazlık hali devam ediyorsa iptalin kapsamına girer. Öyleyse, davanın hak düşürücü süreden reddine ilişkin kurulan kararın Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararından sonra doğru olduğu söylenemez. Zira, kamu düzeninin söz konusu olduğu bütün haller istisnanın kapsamına girer. Hal böyle olunca; işin esası yönünden hükme yeterli bir araştırma yapılarak davanın kısmen veya tamamen kabulü halinde de, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 Sayılı Yasa hükümleri de gözetilerek taraf iddiaları doğrultusunda gerekli araştırma ve inceleme yapılmak suretiyle uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması bakımından karar bozulmalıdır. Davacının, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (6100 Sayılı Yasanın geçici 3.maddesine göre) açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 03.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.