MAHKEMESİ: BAYINDIR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 24/11/2010NUMARASI: 2010/208-2010/288Taraflar arasında görülen davada; Davacılar, kayden malik oldukları 347 parsel sayılı taşınmazı dava dışı yeğenleri Ö.'ın, torunlarının piyasaya borçları nedeniyle zora düştüğü yönünde beyanlarına itibar ederek Ö. adına devrinin sağlandığını, onunda davalı ile el ve işbirliği yaparak anılan taşınmazı davalıya temlik ettiğini, hileye düşürüldüklerini ileri sürerek, tapunun iptal ve tescilini istemişlerdir. Davalı, davacılar iddialarının yazılı delille ispatlanması gerektiğini bildirip, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davacılar iddiasının yazılı delille ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ... .... raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava, tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; dava konusu 347 parsel sayılı taşınmazın davacılar adına 1/2'şer payla kayıtlı iken 07.05.2009 tarihinde 1000 lira bedelle satış suretiyle Ö. Ç.'e temlik edildiği, onunda anılan taşınmazı davalı F.P.'a 11.02.2010 tarihinde temlik ettiği anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere; Hile, genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya,özellikle sözleşme yapmaya sevketmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak,veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma hilede yanıltma söz konusudur.B.K'nun 28/l maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse hata esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz.Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable Şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.Öte yandan, hile her türlü delille isbat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir.Hilenin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluylada kullanılabilir.Somut olaya gelince; davacılar, çekişmeli taşınmazın yaklaşık 1 yıl önce dava dışı yeğenleri Ö.'ın torunlarının piyasaya borçları nedeniyle zorda kaldığı şeklinde kendilerini kandırarak 60 yıldır oturdukları evlerinin tapuda temlikini sağladığını, daha sonra davalıya temlik edildiğini öğrendiklerini, yanıltıldıklarını ileri sürerek, eldeki davayı açtıkları görülmektedir.İddianın bu niteliği ve ileri sürülüş biçiminden hile hukuksal nedenine dayanıldığı anlaşılmaktadır. Ne var ki, bu hukuki sebebe yönelik bir araştırma yapılmış değildir. Hal böyle olunca; yukarıda açıklanan ilkeler gözetilmek suretiyle tüm taraf delilleri toplanarak hükme yeterli bir araştırma yapılması, davalı ile davacıların taşınmazı temlik ettiği dava dışı Ö.Ç.'in el ve iş birliği içinde hareket edip etmedikleri yönünden de soruşturmanın tamamlanması, ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davacıların, temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün HUMK.'nun 428.maddesi (6100 SayılıYasanın geçici 3.maddesi) gereğince açıklanan nedenlerden ötürü BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 03.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.